aşkın tanımı üzerine neler söyleyebiliriz ki?
vikipedi aşk'ı "Tutku ve bağlılık düzeyinde sevme olayı." diyerek tanımlıyor. Ne kadar da bağlayıcı, sınırlandırıcı ve eksik halbuki. bana iki kişi söyleyin ki aşk için aynı tanımı yapsın. yapamaz. kendi içinde ne kadar da farklı yaşanır bu duygu. ben de düşündüm çok, aşk nedir, ne değildir, çıkamadım içinden. çıkılmaz ki. ne salt duygusallığa, ne salt hormonlara bağlayabiliriz. bağlanmaz aaaaaabii! olamaz yani.
aşk için söylenebilecek yüzlerce güzel ve kötü şeyin yanında benim söyleyebileceğim tek şey aşkın insanı güzelleştirdiği. sadece fiziksel açıdan değil, her açıdan yüksek bir motivasyon ihtiva ettiği, sınırsız bir doyum yaşattığı. o aşık olunan insanın çok da önemi kalmıyor bu noktada, ah ne güzel aşık olur aşık! şiir gibi akıcı, dereler gibi yoğun, fırtına gibi güçlü...
tüm bunları "bakın ben aşık oldum" diye bağlamayacağım, "bakın ben şarkı dinledim" diye bağlayacağım. "ben bir şarkı dinledim ve aşkı özledim, aşkı sevdim" diyeceğim. mevz-u bahsinde bulunduğum şarkı bir Mabel Matiz çocuğu Kül Hece. Biri bu şarkıyı durdursun.
...
Nisan ayının tatlı yağmurlu ve coşkulu günlerinden birine gidin şimdi, gidin ve "ben en güzel onu sevdim" dediğiniz kişiyi düşünün. Önünü alamadığınız duyguları düşünün. zamanın durabildiğini, çok tuhaf boyutları onunla ya da hayaliyle gezdiğiniz adamı/kadını düşünün. Sonra Mabel Matiz'in o şarkıdaki huzurlu, masum ve sanki şarkıyı gülümseyerek söylüyormuş gibi gelen sesini dinleyin, eşlik de edin. Takılın kelimelere, dağılın, bulanın, karışın.
...
meleklerin içlenebileceği bir aşktan bahsediyorum,sarı uykuları düşünün, ellerinizin O'nu terlediği, teninizin O'nu üşüdüğü bir aşkı düşünün... hiç olmadı, bu şarkıya layık olamayacak birini kalbinizin çevresinden bile geçirmeyin... en acı sularınıza tat katmayacak kimse için gözünüzü kırpmayın.
ve seviliyorsanız siz birileri tarafından, birilerinin bu şarkıda sizi düşündüğünü, sizi hatırladığınızı biliyorsanız eğer, koruyun onu. sırf teni sizi üşüyor diye kutsayın onu... KÜL HECE
gözlerin şen çocuk sesleri açıyor,
gözlerin yelkenimin fenerleri.
bir sana titriyor gönüllü, yaprağım;
ellerim bir seni terliyor.
sana içlensin şimdi o melekler,
sende dursun akreple yelkovan,
içimdeki en acı suların bile bir tadı var.
uykular masal, uykular sapsarı
şimdi güz, yüzünün en güzel yanı
ay gümüş, şarkılarda mey
ah teninle konuşur tenim uyanır.
uykular büyü uykular bilmece
şimdi gül diken için bir kül hece
ay tutuklu geceler yürekte kor
ah ne fayda, gün ayaz
tenim adını üşüyor.