eylül için yazılmamış bir yazı...

ah eylül güzel eylül...

eylülün itici çekiciliği üzerine çok şey söylenebilir. kurumuş yaprak klişeleri, sonbahar aşkları vs. 
ama bir de üşümek gerçeği var. küçücük burunların kıpkırmızı olması var. kışın atkı vardır, şal vardır.

sabahtan beri burnum ısınmadı...

kafamda deli sorular diye serdar ortaç repliklerini yollara feda edesim var. baĞzı mesafeler diyorum, baĞzı mesafeler çok uzak. "diyorum" ile cümle kurunca hemen Cemal süreya geliyor kapıya...
ne kadar uzak kaldığımı düşünüyorum 2. yeniye. bilmek ve yaşamak istediklerime...

sonra rüzgar esiyor. diyorum ki, billur kendine gel, patronun desk time diye kafanı yaracak birazdan... dönüyorum işime...