Öp Lan Beni...

müziğin bile seni dinlemesi diye bir şey var. öyle diyor özdemir asaf, "yalnızlık, müziğin bile seni dinlemesidir" diyor. özdemir asaf yanılamaz.

yani inanılır gibi değil aşk denen şeyin güzel olması. aşk bir hastalık. çözümsüz bir şey. çözülememiş bir problem. sağlaması tutmayan bir denklem.
bir gülüş, bir koku, bir anı bu kadar can yakmamalı.

aşk başlı başına bir haksızlıktır.
net.

iki insan aşığız diye geçinirken bolca kavga ediyor. lan kavga etme. bi sus da öp lan beni. bi sus hele. huzur iste, aşk iste, mutluluk iste, bulunca da kavga gürültü.
öp lan!

sonra hop ağlıyoruz. gülmeye çalışmak yerine kim daha çok ağladı diye konuşuyoruz. bi sus lan, öp. zaten yeterince yaşayınca değil, yeterince ağlayınca ölüp gideceğiz. kotamız yaş değil ağlamak. e öp. e öp o zaman lan.

sonra aşk aşk diye ağlıyorsun, bulunca yine ağlıyorsun. hayatımızda değişmeyen tek duygu bu bence. duyguysa eğer. bence büyük bir aşçı bıcağı. en kalitelisinden. ama onu bana saplama bana yemek yap. hadi diyelim yemek yapmadın. öp lan beni...

beni sev beni sev diye haykırıyoruz. sonra şu başlıyor; "madem beni sevmiyorsun, bari onu da sevme" yani sevdiğimiz kişi mutsuz olsun istiyoruz lan. bu ne saçmalık?? boş ver sen gel beni öp.
birbirimize okuyacak kitaplar, izleyecek filmler, dinleyecek müzikler, içilecek çaylar, gezecek şehirler biriktiriyoruz. bir de çıkıp demiyor ki, "bunları boşver öp beni". demiyor kardeşim.

neden?
çünkü insanlar aşık olmaya çok meraklı. sonra onu mutsuz etmeye. sonra onu özlemeye. sonra ondan vazgeçmeye. hatta sonrasında onu düşünüp tekrar sevmeye ve üzülmeye. aslında hep boşuna. sevip öpeceksin. bitti. öp ulan beni.

seni öpmemi bekleme sevgili.
öp.

çünkü gün gelir uzak kalırız, gün gelir ayrı kalırız, gün gelir birimiz evden önce çıkarız.
sonra öpmeyişlerimize yanarız.

insan yaşadıklarını yazar aklına yaşamadıklarını değil. ve yaşamadıkları yüzünden yargılamamalı insan kendini, yaşadıkları yüzünden yargılamalı.
belki de hiç yargılamamalı.

sadece öpüşmeli insanlar. kızlı erkekli, kızlı kızlı, erkekli erkekli.
çünkü sonunda hepimiz toprak ananın götünü öpeceğiz, kaçarı yok.
seviyorsan git öpüş bence...

rüyamda bir aşık şair...


rüyamda Turgut Uyar'ı gördüm.
kalbimin acısıyla uyandım.


nedendir bilinmez turgut uyar girdi rüyama. oysa ben Cemalciyim. Cemal benim süsüm, Cemal edebiyatım, Cemal acım, Cemaldir iyi kalpli üvey anam. 
Cemal'dir yahu nefesim şiirim.
hiçbir adama inanamam ben artık aşık diye, Cemal'i okudum okuyalı.
sevda sözleridir kutsal kitabım. ama bir rüyada gönlüm Turgut Uyar'a kayıvermiş belli ki. fotoğraflarındaki gibi ince, ince dediğim de fiziksel değil, anlatılmaz bir incelik bu.
halbuki Cemal'dir benim yaram.
Cemal'dir yaramı saran.

ben aşık oldum bi kaç kez. beni dinleyen de beni anlatan da hem cemal oldu, yapacak bir şey yok. değiştirecek, değiştirilecek bir şey değil bu. mühim olan cemal'dir. gerisi belki teferruat.

ama rüyamda Turgut Uyar'ı görmek...
o da bir başka his. sanki gerçek gibi, O'nu tanımış gibi hissediyorum. sepya tonlarda, bir ağacın önünde, fotoğraflarındaki bakışı ile. 

cemal'i bilmesem belki Turgut'u da bilmezdim kim bilir? 

ama bildim; şu lafıyla bildim Turgut'u;

"ikimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım"

ikimiz birden sevinebiliriz?!
ikimiz birden sevinebilir miyiz?

benim yaram Cemal'dir. Turgut'un öldüğü gün Cemal'i işten attılar...