Sevgili hayat...
Sana bu mektubu yazarken sana olan nefret duygularımı ifade edebilmeyi, seni tekmeleyebilmeyi çok isterdim. Ama malum, olmuyor, olamıyor.
Neyse, canımı çok yakıyorsun.Seni sevdiğimi ve kendi isteğimle asla kopmayacağımı bildiğin için, seni bırakamayacağımı bildiğin için hain oyunlarını oynuyorsun bana. Ben seni anlamaya çalışıyorum da sen bana "hı hı" deyip susuyorsun.
Ama beni tanıyorsun, pes etmeyeceğimi biliyorsun. Bu yüzden sabrımı deniyorsun. Kaybetmek istemediğim her şeyi kaybettirdin bana. Bu sefer kaybetmeyeceğim. Kendimi kaybedene dek onu kaybetmeyeceğim. Hain hain gülüyorsundur şimdi bana.Gülersen gül...
Mektubuma son verirken seni çok sevdiğimi de eklemek istiyorum. Sana rağmen seviyorum seni ve seveceğim de. Sana inat buralardayım.Sana inat mutluyum sevgili hayat...
Kendine iyi bak, daha acımasız ol...
sevgiler,
Billur
Kaçıp gidebilecek cesaretim olsa nereye giderdim acaba? Gerçekten Amsterdam uçağına binebilir miydim ya da binebilir miydik? Bilmem.
...ve bazen her nefes alış bir vurgundur;
vurur!!!

konuşmak isteriz de kurallara aykırıdır ya hani. Belki de içimiz çığlıkla doludur ya da bir damla gözyaşı akıtabilsek dünya kurtulmuş olur. İşte öyle bir anda "sus" dedi bana. Susuyorum tabi yine. Sustuklarımı da büyütmüyorum içimde. Sakin bir deniz gibiyim. İsyan yok, kızgınlık yok, ıssızım.

hep bekledim hayatım boyunca. hatta hayatı beklemeye bile indirgeyebilirim genel anlamda. hep bir şeyleri bekleyerek geçer hayat. beklediklerim umuttur aslında. o yüzden senden de bir ses bekliyorum. ama bunları okumadan önce...
sadece seninim, bunu bil yeter.
Acımasızlığını, nefretini, kızgınlığını üzerime hoyratça saçan kadın!!!...

Sırtıma sapladığın her bir okta ve kurumuş dudağıma damlattığın her bir damlada biraz daha sana akıyorum. Her lokmada sana doyuyor, her yudumda sana sarhoş oluyorum. Tutabilir miyim kendimi?
Hayır, çok geç.
Çok ne kadar az kalır hem de. Nasıl yapıyorsun bunu? Bir yandan adeta derimi jiletlerken bir yandan kanamamı nasıl durduruyorsun? Bunun bir adı var mı dersin, aşk mı dersin, tutku mu dersin?
Bana sorma.Ben ad aramayı bıraktım, acıma aşık oluyorum her bir an,akan her bir dakika...
biri bencil;çok bencil...
ama kim bilemiyorum.
bana benmişim gibi geliyor, sana sen.
elimde değil, düşünüyorum ve yüzüne bakamıyorum. Ne düşündüğümü anlayacaksın çünkü.
"belki de çok mutlu olacaktı" düşüncesi her bir yerimde. tepeden tırnağa o lanet cümleye bulandım.
aynaya bakamıyorum. çünkü kendimden nefret edeceğimi biliyorum.
ve yine diyeceğim ki kendime "evet billur. süper bir insansın, yine tutarlısın ve yine yapacağını yaptın.sen he rşeyi mahvettin!!!"

biri bencil; çok bencil...
benim gibi duruyor. sen de olabilirsin...
çok emin değilim...
aşk bugün tatlı bir esinti balkonda,
aşk bugün kırgın bir gülüş...
aşk bugün sessiz sokakta bir çocuk sesi.
ve aşk bugün sen gibi.

aşk bugün yarını beklemek.
aşk bugün saatleri saymak.
aşk bugün tuzlu su içmek...
yemek ama doymamak, gitmek ama varmamak...

su akar yolunu bulur, dereler ırmaklara, ırmaklar denizine kavuşur...
ruhum ruhuna, elin elime değer, tenim tutuşur...
"bakma" dersin,tutamam kendimi, kıramam da seni
isyan ederim, karşı çıkarım, gözlerim gözlerinle buluşur...

aşk bugün yarın.
aşk bugün dün.
aşk bugün ben.
aşk bugün sen.
aşk bugün biz.



fonda; nazan öncel - bir şarkı tut
"yüzüme bakma" dedi, "bana öyle bakma"...
nasıl bakmayabilirdim ki?
her şey öylesine harikayken, öylesine muhteşemken...
"arkanı döneceksin, konuşmayacaksın değil mi" dedim, "evet" dedi; yine çok korktum, korktuğumu anladı, sarıldı... En güzeli buydu.Bana arkasını dönmedi, dönemedi. Benim asla dönemediğim gibi...
Korkuyorum, korkuyoruz. Çünkü hiç böyle mükemmel olmamıştı hiçbir şey, hiçbir anda...

"uyu" dedi, "hadi uyu"...
nasıl uyuyabilirdim ki?
o yanımdayken, kokusunu içime çekerken...
uyumadım, uyuyamadım.

bir nefes sen, bir nefes ben...
"biz" e hayat verirken...
sen iyi ki varken, iyi ki benimken...


fonda; y.s. - döneceksin diye söz ver
Hiç bir şey istemiyorum ve hiç kimseyi. Bir anda hayatıma öylesine girdin ki, tüm boşluklar doldu. Tüm doluluklarsa hızla değişti.Ardıma hiç bakmıyorum.Bakar gibi yapıyorum, gülüyorum ve önüme dönüyorum,sana dönüyorum,sana bakıyorum.
Huzurluyum sadece. Başka da hiç bir şeye ihtiyacım yok. Başkasına anlatmaya da ihtiyacım yok. Çok şey olmuştum da hiç böyle olmamıştım; hiçbir şeye böyle yaklaşmamıştım, bilmemezlikten gelmiştim.Ama şimdi?
Şimdi her şey farklı...
Hiç olmadığı kadar güzel.
Bu normal olamaz, bu yalnızca mucize olabilir...
nefesim nefesine...
sayın blog!!
sorarım sana, en son ne zaman seviştin? sevişmenin, sevmekten geldiğini düşünerek cevap ver ama.
kalbinle ne zaman seviştin, ruhunla?
bana soruyor musun sen de?
bugün,tam da bugün.
ruhumda ruhunun kokusu kaldı.
daha bir şey söylemeyeceğim, söyleyemeyeceğim...
bu kadar.


fonda: yeni türkü - istersen hiç başlamasın
içimden gelenler boğazımda düğümleniyor. susuveriyorum ben, kızıyor o.
kızmıyor gibi görünüyor. beni çok masum görüyor.
öyle miyim, değil miyim; kimse bilmiyor.
"içinden gelenleri yaz" diyor.
o bilmiyor...
içimden sadece onun adı geçiyor...
esrarını kaybetmeden her şey
sadece koşmam gerekiyor.
rahatım aslında, o da biliyor.
ama bir şey var sanki, elimi ağzımı tutuyor.
söyleyecek çok şeyim varmış gibi, içim tıka basa dolu sanki.ama ağzımı açsam bir kuş çıkacak, tüm o doluluk inecek gibi. hemen her şeyiyle ilk olan bu enteresan macera, içine çekmekte beni de seni de. seni ve beni "biz" yapmakta.
mutluyum ben, sen de öyle gibisin...
daha ne olsun...

fonda:özlem tekin - biri var
Bir şey bilsem söyleyeceğim, seni sevdiğimden başka...