içimde garip bir his var, yüreğimde olur olmaz duygular.
farzedelim küçücük bir oyun bu, oynayalım bu oyunu;
tahmin edemedim sonunu, adını artık sen koy.

ilk selam mı yoksa, yoksa son veda mı,; başı belli sonu değil.
sanki bir telaşla başladık bu oyuna, anlatılır gibi değil.
ilk selam mı yoksa, yoksa son veda mı;başı belli sonu değil.
sanki bir telaşla koyulduk bir yola, anlatılır gibi değil.

bulamadım cevabını, duyamadım...

kulaklarımda sesin var, yüreğimde serptiğin tomurcuklar.
sonuna kadar kuralsızca gitmek, her şeyi gözardı etmek;
selam mı son veda mıdır nedir bunu bilmem gerek...
offf
of ki ne of.
en sevmediğim şeyler bunlar işte. karmaşıklık, bilinmezlik, belirsizlik...
ne olacaksa olsun artık bilmek istiyorum. ama kendime bile itiraf edemiyorum. kendi kendime bile soramıyorum ki, değil sana sormak. sorduğumda bana okkalı bir "ok byeeee" dersen diye korkuyorum evet.
ama bilmek istiyorum artık tamam mı, bilmek istiyorum. "noluyoruz, neyiz" demek istiyorum sana gülerek. "seninle biz nerdeyiz ki, nasıl bir ilişki buuuuuğ" demek istiyorum.
öf bilmiyorum işte.
bir cevap bekliyorum sadece.

fonda:vega - normal mi sence?
spora yazılmamın ardında bugün pek neşeli uyandım. sürekli yakınlarıma "var ya benden bi bok olmaz, 5 paralık insan değilim" diyordum. ama bugünlerde kararlarımı uygulama konusunda epey aşama kaydettim sanırım. zaten ufak şeylerle mutlu olabilen, genel hali keyifli bir insanımdır da daha bir keyifli sanki her şey. alkolü bıraktım1 ayı geçti (bravo çığlıkları), sigarayı bıraktım 1 günü geçti (ufak tebessümler), spora yazıldım (bravo çığlıkları), okulu bitirmek için o kızı da arayacağım bugün(inanmayan bakışlar)...

geçenlerde etkisi altına girdiğim içanadolu rüzgarının da etkisi normal seyirde. Ne çok güneş ne fırtına yok. Böyle bir hayat benim ki de.
bu kısım günlük tadında oldu. hadi bakalıms...

Ayten Alpman - sen varsın.mp3
insanlar çok mutsuz ya...
bu sabah çok güzel bir rüyayla uyandım. atletle yattığımdan olacak omuzlarım üşümüştü. yorganı çektim saf saf gülümserken telefonuma baktım. çok hoşuma gidecek bir mesaj okudum. kalktım duş aldım. sabah işe gidiyordum, sıcak yatağımı bırakmış gayet aç işe gidiyordum. giyindim, hazırlandım çıktım evden. yağmur yağıyordu delice ve ben yine sevdiğim bez ayakkabularımı giymiştim. postanede işim vardı. oraya gittim ayaklarım ıslandı, üşüdü falan gıcık oldum. sonra dolmuşa sonuncu kişi olarak iki kadının arasına oturdum. sanki onların paltolarının uçlarının benim oturduğum yere gelmesi benim suçummuşçasına uf puf yaparak paltolarını çekiştirdiler. solumdaki kadın para uzattı öndeki adama, o da öf pöf yaparak aldı parayı. gerizekalı puşt eline mi yapışacak acaba? neyse müzik dinliyordum kulaklıkla, bir şarkı çok yüksek sesle başladı, sağımdaki kadın ters ters baktı. ay sanki ana bacı düz gittik kadına, ne bu agresiflik ya? tamam siz erken kalktınız biz kalkmadık mı, biz de o sıcacık yatağı bırakmadık mı? hele öndeki pezevenk, göte benzemiş saçlarını1 saat yapmayaydın da 1 saat fazladan uyuyaydın, it!
neyse "inçeem ışıktan sonra" dedim. bu sırada da mesaj yazıyordum mutlu mutlu. sağımdaki kadın yine höf pöf yaptı. bense ona bile kızmadım. metro merdivenlerinde ayağım kaydı, adrenalin sayesinde terledim yine kızmadım. çünkü kızcak çok şey var bunların dışında.. "piuuv" dedim,"piuv". metro desen asabi, çatık kaşlı insan dolu...

insan mutlu olmak istese de zor ya istanbulda, istanbul sabahlarında... ben iyiyim lan, harbi mutlu falanım yani bu somurtkan şirinlerin arasında.

bu sabah yağmur var istanbul'da...
- ...artık onlara kimse engel olamaz, birbirlerini seviyorlar görmüyor musun?
- asıl bunun için boz diyorum sana, bunun için. ölüyorum anlasana.
gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar. ben işkenceler içinde kıvranırken onların mutluluğundan ölüyorum. Anne, ben ölüyorum, yardım et.


yaptım, dün akşam aşk-ı memnu'yu izledim, son yarım saatini mi ne? beğenmediğimden değil, o saatte uyuduğumdan izlemiyordum. Bir keresinde çok çok, her şeyden çok istediğim bir şeye red cevabı almıştım. öncesinde daha çok üzüldüğüm daha çok yıprandığım şeyler olmuştu da o reddediliş içimde bir şeyleri oynatmıştı, depremler yaratmıştı. ağzımın yanaklarımın ve burnumun uyuştuğunu, nefes alamadığımı ve olduğum yerden dışarı çıktığımı hatırlıyorum. halbuki şimdi gülüp geçtiğim bir anı sadece. o zamandan beri duygsal olarak üzülerek etkilendiğim şeylerde hep ağzım burnum uyuşur. Bihter yukarıdaki cümleleri ağlayarak söylerken de uyuşur gibi oldum. şimdi replikleri tam yazmak için dizinin o kısmını açtığımda daha da uyuştum. Dizi de değil de bir kitapta da okusam bu cümleleri gözlerim dolardı, etkilenirdim kesinlikle. "gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar, anne, ben ölüyorum, yardım et!" içim uzuyor. içim soğuyor sanki.

bir kadın ağlayarak bana banka bile soydurabilir. en nefret ettiğim kadın bile ağlarken içimden bir parçadır. erkekler de öyle. ben kimse üzülmesin isterim hep. ama bazen üzerim, üzerler beni de. ama ben pek ağlayamam. kanımda alkol yoksa hele, hiç ağlayamam.

ama yine acıttı canımı,
"anne, ben ölüyorum, yardım et."
kulağımda çınlar durur hala...
Sen,
bana sığınsan ya,
göğsümde uyusan ya,
omzumdan öpüp uyandırsan ya...
Güzel olurdu bence...
Daha güzelinden önce.




Peki Vol. Ari

Peki bizim Dolares'le beraber eğlenceye mp3lerle erkenden başlamamız?
Peki mp3'lerdeki tarz uyumu?
Peki PAPİ ÇİLOOOĞĞ?
Peki 25. şarkı?
Peki Emek Sineması girişindeki Callie Torres?
Peki içkiyi bırakan ben?
Peki karamel vodka? (nam nam nam)
Peki aslmalımescid radarları?
Peki asmalımescit'te yer bulamamamız?
Peki Ece'nin shopping and fucking'de bile tek takılması?
Peki benim taş yığınının üstünden koşarak hatta uçarak atlamam?
Peki Dolares'in bana "rampadan atlayan sensin, lafı yiyen ben oluyorum" demesi?
Peki Çiğdem'in bana "aiy takıldım ben birine, sana değil kardeşine" diye mesaj atması?
Peki Jehan Barbur?????
Peki ben Jehan'dan "kimse bilmez" istediğimde jehan kabul edince "yaheyya" diye çığırmam?
Peki violasıyla Kaktüs'ten içeri giren BİHTER?
Peki Arii????????????????????????????????
Peki Ari'nin asla burçlarımızı tutturamaması?
Peki Ari'nin Ece'yi Petek Dinçöz'e benzetmesi?
Peki Ece'nin Serpil Çakmaklı - Ahu Tuba havası?
Peki Ari'nin bize ısrarla Pelin'i sevdirmeye çalışması?
Peki Kaktüs'te kucağıma oturan hantal kedi yüzünden çıkıp sigara içememem?
Peki Ari'nin "nasılsa bende kalacaklar" demesinin ardından bizim gülen gözlerle sessiz kalışımız?
Peki Onur?
Peki Onur'un aklımda 1 kelimesi bile kalmayan dövmesi?
Peki Ece'nin aynada küpelerine bakarken annesinin arkasından gelmesi ve akla gelen Aşk-ı Memnu diyalogları?
Peki Ari'nin ne iş yaptığını asla anlayamamamız?
Peki 1saat mevzu anlattıktan sonra "kızı kırmamaya uğraşıorum" cümlemle kendimi Betül'e açmam? (bilmeden)
Peki Ece'nin bir facebook gönderisiyle her boku anlaması?
Peki ARİ NE ABİİİİİİİİİİİ?
Peki ben her sıkıldığımda Dolares'in "ama xxxx vaaar" diyerek beni ortama adapte etmesi?
Peki benim bir isimle adapte olmam?
Peki Ari'nin bana kaplan fotoğrafı yollaması?
Peki Ari'nin benim numaramı alması?
Peki Meryra ne abi? orası gayet hoş bir mekandı.
Peki Ari'nin birden liderimiz olması?
Peki Ari'nin Bükem hakkındaki yorumları?
Peki Meyra'da Ari'nin Ece'ye aforizmaları?
Peki Ece'nin sinirden kudurması?
Peki vestiyerde Ece'le beklerken bacak hizamızdan geçen adam!!! Sen ne yani?
Peki Meyra'da herkesin beni içirmeye çalışması?
Peki Ece'nin violasını sahiden unutmamız?
Peki Yunus'un babası ne abiiiiiiiiiiiiiiii?
Peki "sen çok fırlama duruyorsun" ne?
Peki her gördüğü adamın yakasına yapışıp, elinin tutan Ari, sen ne yani?
Peki Ari'nin hepimizin kulağına bişeyler söylemesi ve hiçbirimizin bir bok anlamayarak kahkahalara boğulmamız?
Peki kiki'e gitme kararı aldığımızda Ari'nin kızması?
Peki Ari'nin eşofmanları?
Peki Onur'un Meyra'a gelip "bu hala sizle mi?" demesi?
Peki eve gidiyoruz diye Ari'nin YİNE kızması ve Dolares'i ısrarla eve çağırması?
Peki Dolares'in az daha ikna oluyor olması?
Peki eve diye kiki'ye gitmemiz ve kendimizi -Mera'dan sonra- evde hissetmemiz?
Peki kiki'de gömleğini açan çocuk? Sen ne yani?
Peki aynı apaçi çocuğun Ece'ye hav a met oğ madır izliyor musun die sorması?
Peki Küçük Beyoğlu'nda Dolares'e göstererek "şöyle heriflere bayılırım" dediğim genç yakışıklı delikanlıyı ( :D ) kiki'de görmem?
Peki Dolares'in kiki boyunca beni taciz etmesi?
Peki Dolares'le yediğimiz sucuk döner? (nam nam nam)
Peki Kızılkayalar'ın önündeyken yanımıza gelen minik mendilci çocuktan bizi "gider misin" çığlıklarıyla koruyan(?) aynı çocuk sen nesin lan pezevenk? sanki çeteden koruyor bizi!
Peki bizim Dolares'le, Dolares'in asabiyetile Eski Cambaz'da soluğu almamız?
Peki benim sütlü kahve içmem?
Peki benim çakmak bulamayınca ağlamam?
Peki Gönülçelen?
Peki Devrim? Minik kız :)
Peki Medo'nun beni 1 saat kitleyip ardından "ben kapalı bi insanım, konuşmayı sevmem"demesi?
Peki 10 kişi kalmış Cambaz'da Dolares'in yine tanışma kafası olması?
Peki Dolares'in bana küllük getirene kadar sigaramın bitmesi?
Peki... Ay Dolares sen ne yani beee!!??
Peki Dolares'in Ayşe'ye şikayet edişleri, haykırışları?
Peki arabaya son derece yorgun gidip, benny bennassi ile kopmamız?
Peki arabanın evrakları eksik diye çevirmeden korkmamız?
Peki çevirmeden korktuğumuz için TRT'de arabanın içinde uyuma çabalarımız?
Peki çocuğun tekinin cama vurması ve benim sakince "git" demem üzerine özür dileyerek gitmesi?
Peki "artık çevirme olmaz lan" diyen ben? Bu ne cesaret lan?
Peki çevirme olmadan yeşilköy'e varmamız ve sokağın tekinde uyumamız?
Peki "keşke evimiz olsa"? ldkjflskfjdslkfjfd
Peki benim "hadi birbirimize peki söyleyip gülmemeye çalışalım" adlı bir oyun uydurmam ve 2.sette saçmalamam?
Peki "peki neslihan, peki neslihan, peki neslihan", "aaaaabi, neslihan değil, nagihan"... "haa puahahhuahauahdskjşafkjdşflakfaşsldfksldfkasdşflaskfasşlfkalşf"
Peki benim "neymiş, huzurluymuş" diye başlayan serzenişlerim?
Peki benim montumun açılan kol kemerlerine bakıp "Bükem olsa düzeltirdi" dememin ardından 3saniye sessiz kalan Dolares'le kopmamız?
Peki benim Dolares'i zorla eve yollamam :)

Yine peki pekilerle dolu bir hafta sonu, p.tesi vizem yokmuşçasına :)
E napalım? Mutluysak suç bizde mi?

edit büdüt: Sınavım fena değildi ha...
edit büdüt2: Bunca peki'de emeği geçtiğinden ötürü Ari'yi seviyorum.


fonda:umacomes arşiv radyosu

Sevgili Blog! Sana Laflar Hazırladım...

Sevgili blog, günaydın diyeyim önce. Sana hazırladığım laflardan biri bu çünkü. Öyle sinirli gibi bir başlık attım diye korkmayasın. Sevinçliyim ben :) Sevgi doluyum.

Sikko gibi, çamur gibi, lağım gibi bir haftanın son günü olan dün sabah üstüste gelen aksiliklerin ardından telefonuma bir mesaj geldi. İçimden dedim ki: "Allahım nolur şaşırt, güldür ve içimi ısıt artık, bıktım artık" dedim.
Yine her şey gayet itici ve soğuk bir şekilde devam etti, yine mesajlar geldi, yine aynı duayı ettim, yine bir sikim olmadı. Çünkü olmayacaktı SANMIŞTIM BEN.

Ama bir mesajla içim ısındı, bir kaç mesajda içim, kalbim, ruhum ısındı. "Yaheyya" dedim.

ve blog sana laflar hazırladım. Teşekkür edecektim sana. Dolaylı olarak neşeme neşe kattığın için.
ve sen, saçımdan burnu kaşınan insan, sen iyi ki varmışsın :*

www.nilkaraibrahimgil.com ve www.kirildim.com ortak yapımı :D

ne kadar çirkinsin.
ben de sizi çok seviyorum hanımefendi.
yaşamında, genel çizgilerinde,
üç tür şeyle karşılaşacaksın:-

1) gelip geçmiş şeyler.
2) gelip geçmemiş şeyler.
3) gelmeyip geçmiş şeyler.

bütün 'şey'lerin, geçmiş ya da geçmemiş,
ya da hiç geçmemiş olacak.

(dördüncü durumla-'mantık' sırası içinde
sonuncu olması gereken 'şey'lerle-ise,
hiç karşılaşamayacaksın:-

4) gelmeyip geçmemiş şeyler...)"

yaşamında, şunları da yaşayabileceksin:-
1) birisini, ona söyleyecek bir şey bulamadığın için,
aramak...
2) birisini, onu artık görmeyeceğini söylemek için,
beklemek...
3) birisini, onu artık görmemeye dayanamadığın için,
terketmek...

neler yaşamayacaksın ki!...
o kazik gote girseydi daha iyi olurdu, ama maalesef kalbime saplandi.
akla giren kazıktır, ne alakaysa yüreği sızlatır.
girerken hissedilmeyen ancak çikarken hissedilen kaziktir.
her sezar'in bir brutus'u oldugunu asla unutmazsiniz.
en normal kazik turu.

cunku dostlariniz disindaki kimselerden kazik yemek kolay degildir. insan dikkatli olur, bertaraf eder.

o yuzden birinden adam gibi kazik yiyecekseniz, bu kesinlikle dostunuz olacaktir.


yurekte kangrendir.

zira o dakika itibariyle dost; varligiyla acitan, kesip attiginizda da eksikligini hissettiginizdir icinizde , en derinde.