aşk değil bu, başka bir şey.
adını koyamadım henüz.
zihnim bana oyunlar oynuyor. adice oyunlar. bir şeye odaklandığım an, diğer şeylerle ilgilenişim değişiyor. bu değişme o kadar şizofrenik ki, hatırlamıyorum, farkında olmadan yapıyorum falan. acayiplerdeyim. aklım başımda değil sanki...
yapmayı düşündüğümü sandığım şeyleri yaptığımı sonradan fark ediyorum.
yorgunluktan falandır belki. algı kayması mı diyorlardı, bi adı vardı galiba bunun.
çok karışığım çok...
uyandım, uykumu alamamış olsam da dinlenmiş olarak.
gözlerimi kapadığımda bir kadın görüyorum. genç ama çocuk değil, olgun ama yaşlı değil. yeşil bir tepenin üstünde, yanında bir ağaç var ve rüzgar hem ağacın yapraklarını hem de kadının saçlarını sağa doğru savuruyor hafifçe.

Bu Kafadayım:

yanıma uzan ve iste, bedenini çöz ve emri bekle
tenini eğit benimle, elini eğit ki aksın tende
akıl fikir yok gereksiz, bugün ruh çok edepsiz
biraz çabuk olcanım tez, azar azar kaybolup gez
yakınım olur acılar ve utançlar, ecelin olur bu yabancı bakışlar
canımı sıkar bu eda ve nazlar, vazgeçtim...
"Aptalca bir hareketten sonra en iyisi onu derhal tekrarlayın. Tekrar, aptallığın içindeki zehri akıtır, şakaya dönüştürür."
yığınla işimin arasında kampüs hayatına olan özlemimden ötürü yüksek lisans programlarını inceliyorum. Tabi "sen önce lisansı bitir lan" diyorum kendime, sizin demenize gerek yok. Ama hedef koymalı hayata :) "ay 1 ders 1 tezi verince ne olacak lan" da diyorum çünkü kendime. Neyse bakıyorum işte. Kısmet, olur mu olur.
ya kırmayayım derken kırılıyorsun ya da kırılmayayım derken kırıyorsun.
ortası yok ve bu çok zor.
ayağın kaya kaya, düşe düşe bir hal olduysan ayağın yere sağlam bassın istiyorsun.
sonuç: kendimden ve hayattan kaybediyorum.
"...her şeyden habersizdi ve içi sevgiyle, heyecanla doluydu. Çünkü aşık olduğu kadının, dakikalar sonra sevişeceği adamla tanıştığının fakında değildi. Tüm kibarlığıyla adama mesleğini, hâlini hatrını sordu. Çünkü aşık olduğu kadının dakikalar sonra o adamla sevişeceğini bilmiyordu. Bu onun hayal çizgisini bile aşardı."

Çünkü aptaldı.

aaa merhaba ben!
Piç misin be kadın : )
yazlığa gitmek istiyorum. bu soğuk ama güneşli havada çiçek açmış kış ağaçlarına bakarak bir şeyler içmek istiyorum. Konuşmadan, huzurla. Kuş cıvıltılarıyla... Uyuyup uyuyup uyanmak istiyorum. Telefonum açık olsun ama hiç çalmasın, kimse "nerdesin, kimlesin" muhabbeti yapmasın istiyorum.
Sabah kahvaltımı sıkı sıkı giyinip balkonda ve sıcak çayla yaptıktan sonra güneşin beni ısıtma çabasına eşlik etmek istiyorum. Konuşmadan, sessiz... Kuş cıvıltıları olabilir evet. Belki enstrumental bir şeyler de olabilir, hayır demem. yanımda sevdiğim birileri de olsa hayır demem ama sussunlar. tartışmadan, hüzünlü şeylerden, geçmişten bahsetmeden huzura soyunalım. yoksa kimse olmasın sorun değil.
akşam hava tüm kızıllığını kaybetmeden uykum gelmese, bir dinlendirici filmle, iki yudum içkiyle sonlandırsam günümü. üşüyeyim biraz ama huzurlu olayım istiyorum.

Çok şey istemiyorum aslında. hava durumuna göre hemen bu cumartesi bile yapabilirim bunu. Ama fırsat yaratmayı reddediyorum her seferinde.
Denemek lazım...
zaman zaman abime her şeyi anlatıp boynuna sarılasım geliyor; sonra geçiyor. Gerek yok ki...
geçmişte beni çeşitli sebeplerle üzmüş insanlar, aynı sebeplerle üzüldüğünde inanılmaz bir haz alıyorum. Evet adilik belki ama öyle. Kötü adam kahkahaları atıyorum. Tabi değişen bir şey olmuyor
ben gerçekten insanları anlamıyorum. hem de hiç...
sonra baktım herkes hüzünlü ve herkes yalaka anladın mı? çünkü benim istediğim gibi bir dünya yok. Güneş Ülkesi bile tüm mantıksızlığıyla benim ütopyamdan daha mantıklı. Evet!
Dayanmak zormuş meğer, sonu belli oyunlara
Reddetmeye gücün yoksa eğer.
Oysaki özgürlüğü seçmek, başka vücütlar sevmek
Bir şehri tam kalbinden, beyninden vurup gitmek var aklımda
Bir yağmur çok uzaklardan çağırıyor
Gelirsen severim diyor.

Her maske birşey söyler, nefretler sevgiler
Bırak artık sevmiyorsan eğer...



Teoman - Yağmur.mp3
Bu şarkının inanılmaz büyüsüne geçen gün işe giderken kapıldım. Hani sevdiğim bir şarkıydı da, Ortaçgil'den dinlememiş miydim neydim, aldı götürdü beni Tepebaşı durağında. O yolun o kısmını, asla unutamayacağım sebeplerden dolayı sevemeyeceğim sanırım. Neyse konu bu değil, konu şarkı. Dinlemediyseniz mutlaka Ortaçgil'den dinleyin. Neden mi? Çünkü "oysaki özgürlüğü seçmek, başka vücutlar sevmek..." kısmını Ortaçgil'den duymak sizi kendinize getirecek, "Bilucuğum dediydi" diyeceksiniz.


He gelelim yeni yıla. Yeni yıla 1 gün gecikmeli olarak girdim. Arkadaşlarıma mojito yaptım, çok da güzel oldu, karamel vardı, vodka karamel de yaptım, melon da vardı. küçük beyoğlu'nu ev sınırlarında yaşadık, 7 kocalı hürmüz'ü izledik. Gülse ve Nurgül'e bayıldık. Ben bayıldım en azından. E güzeldi bence... Keyifliydi.

Yeni yıldan en çok para diliyorum. Şımarıklık yapacak değilim. Çünkü Rabbım'a sordum "cleveland" dedi. Huzurdan havalarda uçmuyorum ama bana yeten ailem, arkadaşlarım ve sevdiklerim var, sevenlerim var, sağlığım yerinde. Ne isteyeyim ki başka. Klişe oldu ama böyle. Aşka dair söyleyecek bir şeyim yok. Döngünün huzur kısmındayım, yine acı yine hüzün olacak şekilde devam edecek, onun için yapılacak bir şey yok çünkü. Ama yeni yılda yapmak istediğim belli başlı şeyler var. Onların da peşini bırakmayacağım.
Mutlu yıllar...
www.kirildim.com