insan kendi cehennemini kendi yaratırmış, bugün anladım.
hatta inandım.
ve tabi cennetini de.
ama cehennem daha vurgulayıcı geldi.
bugün cehennemimi yarattım.
günahkarlarımı, zebanilerimi, ateşi, acıyı içine koydum.

cennet mi?
cennete henüz var.
biraz zamanı var.
cennet az sonra.
cehennemden hemen sonra...
ne eksik ne fazla.
tamam karardayım.
iyi böyle...
belki bir kadeh içki de olabilirdi.
onun dışında daha iyisini hayal ettiğim yok.
mecburiyetler ve istekler.
tümü kararında.
fazlası zarar.
her şeyin fazlası...
Önceden düşünüp heycanlandığım, adını aklımdan geçirdiğimde içimden bir şeyleri oynatan çocuk sanki şu anda beni zincire vuracak kişi oldu. Gerilme ve kasvet basması bir anda olur mu? Oldu işte.
Ben seni çağırmadım ki sen geldin, çık git işte şimdi.
Hatta henüz gelmemişken, gelme.
Anlatamam ki duygularımı.
Anlatamam, ne yazabilirim ne de söyleyebilirim. Anlamazsın, anlamazlar çünkü. Ben olmadıktan sonra anlatamam. Var mısın peki benle ben olmaya?
Yoksun elbet. Olamazsın çünkü.
Adetlerin var senin de, tıpkı benim gibi.
Kimsenin bir şey dmeye ya da beni suçlu kılmaya, beni yargılamaya hakkı yok. Olamaz da...
Kaybedecek bir şey yok çünkü.
Kimse "sen ne yapıyorsun" diyemez.
Sıkıysa desin.


yazı biterken : alanis - uninvited
huzura inanıyorum ve şu an onu hazmediyorum. haytın hiç bir yerinde şu an kaybedecek bir şeyim yok. dokunuyorum ve dokunduğumu hissediyorum.
kocaman gülümsüyorum.
en büyüğüyle,
32 dişimle, 32 dişim olmasa bile.
hayat!!!!
sen yaşamaya değersin !
kuyuya taş attım, çıkarabilirim inşallah. Yok o bir şey değil, çıkartsam da kuyuya değil yere göğe bir yere atacağım. derdim o. ha çıkarmışım ha çıkaramamışım. kısmet...
bugün aklımı kurcalayan bir başka olay daha vardı, daha önce üzerine bir ödev hazırladığım özgürlük ve kader konusu. "ben özgürüm'ün -de hali" adlı yazımı düşündüm. Çok beğenilmişti beğenilmesine ama biliyorum,onlar hocanın beğeneceği sözlerdi. yani ben onu yazarken özgür değildim ki...
Çelişki hayatın her yanında var. Özgür olmaksa dilediğini düşüncesizce yapmanın çok ötesinde bir şey,her düşündüğünü söylemek değil. Düşündüğünü gerekçelendirmek özgürlük. Özgür kelimesini severim, çocuğum olsa koymam adını ama yine de severim. 5tane doğurursam belki o zaman koyarım, bilemiyorum;mevzu bu değil.
Bir kaç gündür farkındalığım arttı sanki. "verilen hiç bir şey için çok sevinme,alınan hiç bir şey için çok üzülme" gibisinden bir ayet vardı. Düşündüm ve hazmettim.
Hayatımda şu ana kadar yapmış olduğum hiçbir şeyden pişman değilim. Hatalar mı?
İyi ki yapmışım.
Peki rastlantı var mıydı? Rastlantı Allah'ı sınırlandırır mıydı? Benzerlikler birbirine yakın mı durmalıydı?
Her ikilemin bir doğru yanıtı var mıydı?...
Yazsam yazardım. Ama kelimeler değersiz sembollerdir sadece ve 6 ya tersten bakarsan 9 görürsün.Enteresan değil mi? Bence çok enteresan. Çünkü ben "yok" dediğimde aklımızda bir şeyler oluşuyor ama aslında "yok" yok. Anlatabildim mi? Belki. "5 elma ver" dediğimde karşımdaki bana 5 adet elma veriyor. Çünkü işin içinde elma var. Ama bu hayatta "5" yok :)
anladın mı?
Anlamazsın.
Çünkü kelimeler yetersiz sembollerdir ;)
yazı biterken yer gök "Türkiye" diye inliyordu.
çok güldüm bugün
yok öyle kahkahalarla değil.
gülümsedim.
acılı şarkılar dinledim gülümsedim.
komik şeyler izledim gülümsedim.
özgürlüğü keşfetmişim gibi.
acayipti bugün.
sinirlenmedim hiç.
beni kızdıranlara da gülümsedim.
sırıttım belki.
yine gülümsüyorum.
yapacak bişey yok.
hayat kader mi yoksa rastlantı var mı anlayamadım.
asla da anlayamayacağım.
"olshuuun" dedim.
kendime yettim.
olumluydu tüm cümlelerim.
ya fırtına öncesi sessizlik ya da iç huzur.
bilirsin blog, hayat hep %50 :)
bugün sinirlenemem,sinirlerim alındı.
gülümserim.
kendimi gerçekleştirdim sanki.
hiç der dim yok muş gi bi...
yazı biterken pamela - aşk yoruyor
Mektup at,
Kapımı çal,
Numaramı çevir,
Hatta msn'e ekle,
Olmadı selam gönder,
Yorumla beni...

Korkma! Kimse çok sevdi diye ölmüyor.
Bana aşık olmana gerek yok.
Sevmene de gerek yok.
Gülümsemen yeterli.

Çünkü sıkılmaktan korkuyorum.
Telefonumu arayan bilmediğim numaraları sen diye açıp alakasız kişilerin sesini duymaktan sıkılırım gibi geliyor.

1 Mesaj alındı.

yazısına "Allah'ım O olsun" demek istemiyorum.
Ne düşündüğünü bilmek istiyorum sadece.
"Git" dersen giderim, "kal" dersen kalırım.
"git" dersen eğer, söz veriyorum anmayacağım adını bile...

Daha önce sana söz verip de tutmadıysam bana güvenmemeye devam edebilirsin. Ama kendi verdiğin sözleri tutmadığını da unutma...
Bu kadar...
Sunay Akın'ı severim.
Bugün onun bir yazısını okurken enteresan bir şey oldu. Gözlerim okumaya devam ederken zihnim seni canlandırdı kendinde.
Gözlerin geldi önce, hafif kızaran sağ yanağın. Gözlerim devam ediyor amaçsızca işine, ama zihnim fotoğraflarında,sesinde,sende bir yerde.
Büyüdükçe büyüyorum, büyüttükçe büyütüyorum seni...
Bir dünya kurdum adeta, sen ve ben varız. Bir de benim sevgim,coşkum.Seninse kızgınlığın. Sanki haklıymışçasına. Halbuki kızması gereken de, kızdığında haklı olacak olan da benim. Sen de biliyorsun. Ama yinede üstüme gelmeyerek üstüme geliyorsun. Seninle sensiz ölüyorum.
Sessizliğinle çığlıklarla ölüyorum ama yine arsızca gülüyorum.
Adeta acı içinde kıvranıyorum.
Ama kahkahalar atarak.
Daha önce de demiş miydim bu lafı; "acı çekmek için seni kulluanıyorum" ??
Benim için "gördüm,sinirim bozuldu" demişsin.
Yıllar önce demişsin; ama demişsin işte. Avutabilir miyim kendimi bu sözle? Beni hala ciddiye aldığını düşünebilir miyim acaba bu sayede?
Bak yine gülüyorum şimdi.
Dışarda yağmur, içimde yağmur,
dışarda hüzün, içimde kahkaha...
Ben sana karşı haklıyım ama şu anki durumumu haklı kılacak hiç bir şey yok.
Hayır yok.
Evet var.
Özledim seni.
Bu beni haklı kılar.
Ama ben seni arayamam!!!
ve
sonuç...
gülerek biter bu yazı...
Fonda yüksek sadakat - ben seni arayamam
Bu sabah uyanıp "O Kadın" filmini izledim. O heyecan yine doldu içime. Erol Günaydın o kadar güzel şeyler söyledi ki, adeta aşkı ve acıyı özetlercesine...
Onun söylediklerini yazmayacağım, ama sık sık hatırlayacağıma eminim. Özellikle şu günlerde, özlemle boğuşurken. Hatırlanmak ve çılgınca anılmak isterken. Belki de anılıyorken, onu bilemiyorum...
Uzun uzun anlatabilirim ama bu coşkulu duygu selinin içerisindeyken kelimeler yalnizca yetersiz semboller olabilir.

Sonra anladım ; hatırlamak en ağır intihar, en ağır ölüm aslında...

Saat sabahın körü. Dün geceden beri Enteresan şeyler hissediyorum içimde.İçimde derken göğsümde bir telaş. Sanki kalbim kuşmuş da, göğüs kafesimin içinde çırpınıyor. "aa" desem sessizce, kalbim kanatlanıp uçacak. Sanki çok istediğim bir şeyi bugün, şimdi, hatta her an alacakmışım gibi. Yıllardır beklediğim haberi duyacak gibi...

Hani deriz ya " içimde bi sıkıntı var", onun gibi ama tersi. İçimde bi sevinç var. Kahkahalar atmazsam,şarkılar söylemezsem öleceğim sanki. Uyandığımdan beri Hande Yenerin bir şarkısının sözleri var dilimde. Heceleyerek söylüyorum, oynuyorum, dans ediyorum: "kim ne der se de sin yağğ laaağğn". Ellerime ayaklarıma sahip olamıyorum. Happy Feet oldum sanki :)

Şimdi mp3 dosyama bakıyorum 1000e yakın şarkı var, ama kopulacak şarkılar yok. Hepsi köşe şarkısı sanki*. Hep kırık gözlerle, ah çekmelerle söylenecek şarkılar. Bir içki alıp evin bir köşesinde durup böğürerek ağlayarak eşlik edilebilecek şarkılar. Vega - Uçları Kırık gibi, Aylin Aslım - Ahh gibi, Özlem Tekin - Belki gibi...

Ama içimde acayip bir şey var, Allah hayırlara çıkarsın. Belki de deliriyorumdur. Ama bu gidişle dünya yetmez, bir ömür yetmez bana.**

Placebo - Romeo&Juliet dinliyorum ve gülümsüyorum, Andrea Guerra - La Finestra di Fronte dinliyorum yine gülümsüyorum. Şekeranne dinlersem gülmeyebilirim ya da Joga .
Hep şarkılardan örnek verdim ama şu anda kalbim çırpınıyor heyecanla adeta boğazımda. Heyecanlanınca elleri ayağına dolanır ya insanın öyleyim...
Yapacak işim yok, Sakarya'ya da gitmeyeceğim. Tüm pislikleri attım sanki içimden. Sarı daha sarı, mavi daha mavi sanki. Bir nedeni yok, mutluyum ben. Ve ben iyi bir insanım. Süper bir insanım. Ama içim bir garip. Evet deminden beri söylediğim gibi uçacak kalbim bu sabah.
Bu sabahların bir anlamı olmalı...
*köşe şarkısı tamamen bana ait bir tanım olup intihara sürükleyen, ezik, sümük gibi bi köşede ağlamakla salyayla karışık söylenen şarkılardır.
** Garbage - The world is not enough şarkisinin sözlerinin içeriğindeyim ayrıca şu an...
Daha yazacaktım,anlatacak çok şeyim vardı. Ama yerimde duramıyorum.
Yazı biterken madonna - Like a prayer.
Sabah uyandım, nete girdim. Pelin mail atmış. "Ünlü oldum, gazeteye çıktım, röportajım var" diye :) Paldır küldür koştum gittim aldım gazeteyi. Çok şirindi,beğendim. Pelini öldürdüğümü biliyorum da, komiğime gitti işte,hatta hoşuma da gitti.
Sonra bakkaldan geldim, takıldım evde. Annem "git kabak, patlıcan vs. al" dedi. 4 saat sonra gittim almaya.
Aradaki ince çizgiyi farkettiniz mi?
Anılara sadığım, Pelin'e ya da başkasına değil...
Evet sonuç bu...

"orda yanan, anılardı..."



Bugün öğlen saatlarinde Digiturk 88. kanalda bir belgesel izledim. Belgesel Kemancı Rock Bar'ı konu alıyordu.

Kemancı insanları orayı öyle güzel anlattılar ki, ağlayarak izledim adeta. Şebnem Ferah'tan Özlem Tekin'e, Erkin Koray'dan Athena'ya,bir çok müdavimine ve sahibine varınca bir çok kişi ile röportajlar yapılmış ve herkes oradan eski bir dostmuşçasına bahsetti. Harikulade bir belgeseldi, keşke tekrar dinlesem, izlesem.

Özellikle eski Galata Köprüsü'nün yanmasıyla köprü altı Kemancının yok oluşunu anlatmaları harikaydı. Savaş Ay "orda yanan bir köprü değildi, orda yanan Kemancı da değildi. Orda yanan, anılardı" dedi. Ağlamamak elde değildi.

Hatta yandığında neredeyse tüm müdavimler kasalarca bira yığıp yanışını izlemişler. Bir yandan içip bir yandan ağlıyorlarmış. Gerçekten etkileyiciydi. Sonrasında Taksime nasıl taşındığı, neler yaşandığı anlatıldı. Ama denk gelirseniz mutlaka izleyin derim ben...

Aylin Aslım ve çelişkiler...




Aylin Aslım bir programa konuk olduğunda benim için dünyanın en gıcık insanlarından biri olabiliyor. Eğer kendisine gıcık olmak istiyorsam izliyorum, neşemi bozasım yoksa izlemiyorum o programı. Muhtemelen kova brcudur, kıl kıl, bilmiş bilmiş konuşur. Ama yandaki gibi bir fotoğrafını görcem hemen "canım yaa" demesini de bilirim.




Sesini beğenirim, bir cover kraliçesidir benim gözümde kendisi. Media player listeme "Ahh, bir çocuk sevdim, bazı yalanlar, 4gün 4 gece,kimdi giden kimdi kalan, benim gibi seni kimse sevmedi" şarkılarını koyarım, bütün bir gün dinlerim. Mesela "güldünya" var. Onu da severim ama bütün gün dinleyemem."Kalendermeşrep" var. Onu da dinyemem bütün gün.


Mesela şu yandaki fotoğrafta da uyuz olmam ona. Ağlamaklı suratı ile ağlamaklı sesi birleşince onu seviyorum. Şarkılarını seviyorum, şarkı söyleyişini de seviyorum. Bak açmış bloguma yazıyorm, adam yerine koyuyorum. Ama dürüst bir insanım ben,süper bi insanım ben. Aylin Aslımdan bir daha bahsetmemek istiyorum. Sıkılacağım gibi geliyor. Ama "artık gel nerdeyseeeeeeeeğğğnnnn!!!" deyince de bayılıyorum yah, ne yapayım yani. Ben de böyle bir insanım. Küçük sevgilim şarkısı bana gelsin, siz de dinledikçe beni hatırlayın :D

ne sandın kendini küçük sevgilim....

roller değişmedi, katil beniiiiiiğm!!!!
Ne sandın kendini küçük sevgilim
Roller değismedi, katil benim.
Bu kadar zaman oyun mu zannettin?
Kalbini taş gibi, demir gibi kırılmaz mı zannettin?
Ne sandin kendini küçük sevgilim
Hem kendine hem bana inan yazik ettin
Öcünü almadan zaman görebilseydin eğer,
Bu kadar korkmak zaten ölmeye benzer.
Öcünü almadan zaman görebilseydin eğer,
Aşksız olmak zaten ölmeye benzer.

Demin dinledim de bu şarkıyı, çok garip oldum, küçük sevgilim'e...