Ankara; iyi kalpli üvey ana...

bu kez ankara,
bir sığınak,
bir gül bahçesi,
bir sakin gezi, 
bir maceralı gezi,bir dostluk zirvesi,
bazen sadece bir ışık huzmesi,
bazen ayakkabıya girmiş bir taş parçası.
biraz danslı, biraz gülmeli, biraz içmeli, biraz da düşmeli.
yok yok epey düşmeli. diş kırmalı morarmalı hani.
ve Ankara bir ada. 
Şeyda'nın sorduğu "adaya düşsen kimi götürürsün" sorusu.
Hem alıp başını gitmek, hem aslında hiçbir şeyden kaçamamak.
"gelmiş bulunmak, kalmış bulunmak"
bir kaç çift gülen göz, "ben sezar'ım" diyen bir adam.
biraz işkembe, biraz mercimek...
biraz tavuklu türlü, biraz şirince şarabı.
biraz yalan, ama tatlı yalan, piçlik gibi.
minik bir pasta, sarı bir mum ve bir maytap gibi.
sevinen birinin gözlerine bakmak gibi.
bir albüm kapağı, bir şarkı, şüpheli bir şarkı, biraz da o şarkının şairi.
biraz sezen aksu, biraz cemal süreya.
epey bir birhan keskin...
bir uykuluk vedat sakman & zuhal olcay,
biraz leman, biraz classic, ilk aşk gibi bigos.
gençlik gibi eski yeni, göğsümde nefes gibi passage bar.
"abi sağ elim hem deee" dediğimde şen kahkahalar atan kadın.
Ankara gerçekten ne kadar üveysin...
Ankara gerçekten ne kadar iyi kalplisin...
...
3 kelime ile bir arkadaşlık nasıl anlatılabilir?
3 kelime ile bir şehir nasıl anlatılabilir?
25 yaşında 3 insan sokakta elele tutuşup "se le na, selena selena selena" diyebilir mi?
beleşe gelen gidiş biletine paha biçilebilir mi?
38liraya alınan dönüş biletinin kaç katını verebiliriz zaman geri alınsın diye? 
gökyüzüne baktığınızda kaç kere öpüşen bulut görebilirsiniz?
fajitanın içindeki biberin kalp şeklindeki kılçıklarının farkında olabilir misiniz?
en utandığımız an hangisidir?
en tutkulu ilişkiniz?
en tatlı gülümsemenizi bana ne karşılığı sunarsınız?
içime kaç zamanda yerleşebilirsiniz?
beni Tanrıya inandırabilir misiniz?
bize bir Tanrı varedebilir misiniz?
1 gece boyunca huzurdan ağlamama anlam yükleyebilir misiniz?
gaza gelip  o yaprağa değemeyip yere tüm bedenimle değdiğimi hayal edebilir misiniz? yerden kalktığımda ki bakışları beynimden silebilir misiniz? o anı fotoğraflaştırabilmemi sağlayabilir misiniz?
mavi ojelerimE "abi çok gay yeaa" denmesine benimle beraber gülebilir misiniz?
kafe çıkışı, tutayım diye uzatılan bir elin verdiği güveni verebilir misiniz?
vücut sıvılarının karşılıklı istekle iki vücut arasında gidip gelmesi güzel bir şeydir. elinizi tutan elim terlese de elimi tutmaya devam eder misiniz?
beni uyandırmak için üstüme atlar mısınız?
ruj sürmeye üşendiğimden, rujlu dudaklarınızla beni öper misiniz?
misafirimi sevgiyle karşılar mısınız?
bir kanepede azimle iki kişi yatmaya çalışır mısınız?
çorbacıya "bira var mı" der misiniz?
başkasının eli, minik de olsa yaralandığında akan kanı avucunuzda durdurmaya çalışır mısınız?
durmadan "beni kimse sevmiyor" diyen bir adamı sevebilir misiniz?
bencilliklerinizi hatalarınızı kaç insanın yanında korkusuzca paylaşabilirsiniz?
aşkı nasıl açıklarsınız?
en utanç verici sırrınızı anlattığınızda kaç kişi anlar sizi?
kaç kişi sizi sevmenin yanında bunu gösterbilir?
bir sarılmayla bir bakışla kaç kişi içinizi okuyabilir ve okutabilir kalbinin köşelerini?
kaç kişiyi gerçekten anladığınızı hissedersiniz?
kaç kişi kuramadığınız cümleleri kendi kafasında birleştirebilir?
kaç kişinin gözlerine bakıp ensesinden öpebilirsiniz?
kaç kişi için atarsınız sokağa kendiniz "eğlenelim" diye?
kaç Once yaşanır ki bir daha şu kısacık ömrümüzde?
 ...
İşte benim Ankara'mdaki, benim arkadaşlarım hep böyle.




Hiç yorum yok: