One Shot

Hızla değişen ruh hâlimin hastasıyım :)
Kendimi seveyim :*
Ne zamandır yazacağım, unutup duruyorum;
anladım ben :)
öyle siya siyabend'le, Kara Güneş'le, Gevende'yle olacak iş değilmiş.
Hele "bir seher vakti" dinlemekle hiç mi hiç olmazmış.
olsun, tecrübe ettim :D
did i disappoint you or let you down?should i be feeling guilty or let the judges frown? 'cause i saw the end before we'd begun,yes i saw you were blinded and i knew i had won.so i took what's mine by eternal right.took your soul out into the night.it may be over but it won't stop there,i am here for you if you'd only care.you touched my heart you touched my soul.you changed my life and all my goals.and love is blind and that i knew when,my heart was blinded by you.i've kissed your lips and held your head.shared your dreams and shared your bed.i know you well, i know your smell.i've been addicted to you.goodbye my lover.goodbye my friend.you have been the one.you have been the one for me.i am a dreamer but when i wake,you can't break my spirit - it's my dreams you take.and as you move on, remember me,remember us and all we used to bei've seen you cry, i've seen you smile.i've watched you sleeping for a while.i'd be the father of your child.i'd spend a lifetime with you.i know your fears and you know mine.we've had our doubts but now we're fine,and i love you, i swear that's true.i cannot live without you.goodbye my lover.goodbye my friend.you have been the one.you have been the one for me.and i still hold your hand in mine.in mine when i'm asleep.and i will bear my soul in time,when i'm kneeling at your feet.goodbye my lover.goodbye my friend.you have been the one.you have been the one for me.i'm so hollow, baby, i'm so hollow.i'm so, i'm so, i'm so hollow.

VISA

Oturduk, konuştuk Nazlı'yla. 75'lik Absolute 26 $.
Bir shot karamel vodka 5 TL.
Yarım saniyenin değeri, paha biçilemez.
ne ne nenenenannanennennananananeennanana nikita!


şimdi
banyo soğuk
buhar olmuş cam
berbat kokan bir ten
sabun
şampuan
kir
vücuda yapışmış saçlar
gözlerde kırık, yanık bakış
zihinde eski sevgiler, sevgililer
yeni sevgili.
tüm köpükleri sür bedenine.
gitmiyor o koku.
adiliğin kokusu gitmez.
kafanı yasla duvara,
o kırgın acı hiç bitmez.
içini kemirir.
keselen, canını yakasıya...
çık vücudundan.
kendine bak.
ACI!
acı kendine.
tükür aynadaki solgun suratına.
mutluluk dile Tanrı'dan.
bi dakka
tanrı var mıydı?
Evet.
saçlarını yoğur.
köpürt kendini
beyaz
beyazlık sarsın
sarsın seni.
seni sana temiz göstersin
göstersin
hissettirmeye çalışsın.
ağzın gözün yansın sabundan.
sakın ağlamayasın.
anlamak istedin.
anladın.
sıkıl kendinden.
bık.
tenine dokun
ne kadar yabancısın.
ne istemiştin?
ne beklemiştin?
ne hissetmiştin?
hissetmek neydi.
acıttı.
En son ne zaman duş aldın?
ne zaman bedenini temizlemek yetmedi.
aylar var.
aylar geçer.
her şey geçer.
sen kalırsın.
kendini sev.
çık duştan.
aynadaki kaltağa bak.
tükür yüzüne.
"ruhun kahpe" de.
siktiret.
siktirol.
ruhun çıksın,
bedenine baksın.
aynadaki orospuya bak
gülümse.
gözlerinde bir sen daha.
onlar ağlasın.
sular
duştan
aktıkça
değil,
gözünden
aktıkça
temizleneceksin
unutma!
şimdi kurut saçlarını,
fırçala dişlerini,
sür gözüne kalemi
unut o kadını
unut o adamı
gülümse.
yakıştır kendine hayatı.
yakışır sana.
çapkın orospu.
yosma.
sevgili.
kardeş
abla
yeğen
her şey.
her şey olduğunu unutma.
kendine küsme.
seni sürtük!
üzülme kendine
acıma da.
başkasına da acıma.
sen böyle bi çocuksun.
sen mutluydun.
yine olabilirsin.
aşkı giyersin,
çıkartırsın.
gezersin, tozarsın.
tekrar ediyorum.
içinde minik bir yufka var.
bi dilim kes kendine.
git makyajını yap.
aynadaki güzelliğe bak.
"seni seviyorum" de.
sev gerçekten.
çünkü herkes gider.
sen gibi.
sen gitmedin mi?
defalarca.
bedel ödensin.
gülümse şimdi.
omzundaki damlalara bak.
bir kadın düşle.
bir kadın sev.
adı sen olsun.
aynadaki fahişe.
çok güzelsin.
yan yan gülümse bana.
ela olsun güneş vuran gözlerin.
çevir kolunu,
hadi git giyin,
üşütceksin...
aynadaki fahişe,
beni sev.


Hiç ummazdım oldu, sonbaharda hediye gibi geldin.
Hoş geldin.

Seyirlik değil, ömürlük olsun.
Dilerim bu defa bu son olsun.
Seyirlik değil ömürlük olsun.
Bir yastıkta nasip olsun.

Gel koynuma, gel boynuma,
Gel
akşam gözlü esmer.

Safa geldin son ihtimalim, bir sana kalmış halim
Hoş geldin.





hep aynı dertler, hep aynı sözler
kader değil bu, bilir sevenler
hep aynı aşklar aranır bir bir
değişen yüzler, yeni adresler
yeniden başlar,eski telaşlar
eski bakışlar, yeni isimler

hep aynı aşklar, bulunur bir bir
hep aynı suçlar, uzun akşamlar
anılır sessiz, acemi yıllar
gururla eskir yeni umutlar
sarılır aciz, iki ruh mecbur
kanat çelimsiz ama, yine de çırpar

yeni bir tarih başlar, yeni bir sayfa sana
yeniden doldur hoyrat yeni aşklarla
yeni bir mevsim daha
yeni bir düğüm sana
durma yeniden çöz iştahla
yeni aklınla!


ps: fulya:"kadınııııııım, kadınıım!"
Annemi ölmüş gördüm rüyamda.
Ağlayarak uyanışım
Hatırlattı bana,bir bayram sabahı
Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp ağlayışımı...


Orhan Veli.

Şems diyor ki;

"Şayet "aşktan önce" ve "aşktan sonra" aynı insan olarak kalmışsak yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir."

çeşmim, çarem, çarmıhım!
cümlen, kopkoyu bir bıçak sırtında yana yana sevişmeye benzer.
sihrim, sahim, sarhoşluğum!
hücren, kan kırmızı bir güneş batımında üşüyerek sevişmeye benzer.
gel yetimimden bir kez ısır beni,gel yittiğimden savur tekrar bul beni.

ben mahremimden bir cam çocuk yontmuştum sana;bir bahar vaktiydi, hamdım...
titredim dalında, duysana.
şimdi yürekte kuyu kuyuda et kemikve yaralı yamalı bir çıkrık sesi.
seni ağladık aynı kahvenin köşesinde,günlerden pazartesi.

p.s. Ne adamsın Mabel.

Kese Kağıdından Hayatlar...





"bana her yaklaştığında görünmeyen bir buhar,duman benden ona akıyor sanki"

"evet sapozh artık sevgilisiniz siz dedim kendime"

"sevinçten huzurdan gözlerim doldu adeta"

"ben bıraktım bi ara elini"

"biz niye böyle çocuklarız ya"

"insan bile bile aynı duvara kaç kez çarpar ya
malız oğlum biz mal"

"ona doğru döndüm gülümseyerek öptüm"

"seni özledim"

"içim daralıyor"

"bizse her şeyi dert ederiz"

"o seni, senin istediğin gibi sevmiyorsa, bu onun seni çok sevmediği anlamına gelmez."

"iki göğsümün arasına bıçak sokup yarıcam
içinden pis pis kurtlar çıkacak ve rahatlıcam sanki"

"mutluydum lan ben eskiden"


bir gün bi şarkı yaparsam, aralara bu sözleri serpiştireceğim. arkadan kısık bi sesle söyleticem birine. Cem adrian'a olabilir. Şimdilik.

Kese kağıdından hayatlar...
Kese kağıdından çocuklarız biz...
İçimize çiçek de koyabilecekken, buruşturup attılar bizi...
...sadece "günaydın" mesajı ihtiyacı.
başka da bir şey yok.

JB

jehan barbur ne ya?
jehan barbur!!! huuuuuu!!!
sen ne yani yaa?
jehan barbur kimsin ya?
jehan barbur,duy beni, sikilmiş hayatımı daha da sikiyorsun.
bir yandan huzur doldururken sesinle bir yandan kanımı emiyorsun.
huuuf!!!

ha olur da gidersen, bana da bir dengini yolla.

hüyf!!!
>:-/
Gidersen bana da bir dengini yolla
Dinerse gözyaşın beni de ağla
Arkanda beni bırak gönlüme aldırma
Ardında bir beni bırak gönlüme duyurma.
Yüzüne bakmam ellerinden tutmam
Sözünü ben duymam
Gideceksen durma.
fonda:jehan barbur - gidersen
bir insan, adını bile bilmediği birini bu kadar sever mi?
bir insan, yüzünü bile görmediği bi insanla dertlerini paylaşabilir mi?
hem de aslında dertlerini anlatmadan. Hiçbir şey anlatmadan anlanabilmek ne güzelmiş, öğrenebilir mi? "bak burda senden ve aşkından bir şeyler buldum" diyen bir mesajda içine huzur dolabilir mi?
daha yazardım da, "kelimeler kifayetsiz sembollerdir" diyor beynimde bir ses.
duruşum bu yüzden...
tekrar ediyorum iyi ki varsın...


sonradan edit.iki insan, aynı anda, aynı şarkı... :)

fonda:bob dylan - love sick
dizlerimi göğsüme çektim, ellerimle de sıkı sıkı tuttum. köşede oturuyorum sırtım ve sağ tarafım duvara yaslı. kalbim acıyor, biri ya da bir şey için değil; sanki taşlaşıyor kalbim. hatta grileştiğini hissediyorum...
son çare bir aşk kokulu şarkı söylüyorum yeniden sevebileyim diye, "kalabalık bir sokak belki hayat. sen, her köşebaşı."

ama sen, sen değilsin işte...
Tüm melodileri, tüm müzikleri, tüm tınıları attım kafamdan... Tek bir melodi, tek bir mucize...

Kalabalık bir sokak belki hayat
Sen, her köşebaşı...

Bomba Etkisi

Isabel benmişim lan...
toplanmamış bir oda benle hayat.
sen, yağmur sonrası...

fonda: jehan barbur - neden
how
can
it
feel,
this
wrong
?

Gece, melek ve bizim çocuklar...
Gece, bu gece.
Melek sensin, bizim çocuklar da sigara, kola, burger king, ve bizi biz yapan şeyler işte.
"Bizsek" birazcık da olsa, hâlâ...
1- bu kadarı fazla

2- o daha çocuk

3-demirden leblebi

4-daha gider bu böyle.
Yatak tek kişilikti sanırım. Sol tarafı duvara yaslıydı, cam vardı duvarda ve tül. Yastığı hafif yükseltmiştim ama yatar vaziyetteydim. Sol elimde bir sigara vardı, 5 nefes sonra bitecek. sol dirseğim göğsümde elim havada, düşünüyordum sanki.Ne düşündüğümü şu an bile hatırlamıyorum ama kederli gibiydim. Sağ kolum da göğsümde duruyordu umarsızca.
Sonra o geldi.
Sağ kolumu açtı, yavaşça yanıma kıvrıldı. Her şey çok yavaş oluyordu. Saçları kömür karasıydı sanki. Tam omzuma kafasını koydu, gözlerini kapattı. Her şey çok yavaştı. Şaşkındım. O bana yaklaşıp sığındıkça benim kendime güvenim artıyordu sanki. Sigaradan derin bir nefes çektim, her şey normalmiş gibi, hep yanıma sokulup uyurmuş gibi. Ben heyecanla onu izlerken sigaram kendi kendine bitiyordu, söndürecek yerim yoktu, yana yana bitecekti elimde. Olsundu. Elim de yanabilirdi o an, kolum da. Gözünü açmadan elini uzattı, sigaramı aldı, komidinin üstündeki küllüğe umursamazca bıraktı. Gözleri kapalıydı ama sanki beni izliyordu. Sigaramı alışı daha da şaşırttı beni. Sigarayı bıraktıktan sonra sağ elini bedenime sardı, sol elini de sırtımla yatağın arasına sıkıştırdı, sıcaktı. "Huzur" dedikleri bu olmalıydı ya da "mutluluk"; bilemedim. Gözlerim açıktı, yüzümde belli belirsiz bir gülümseme. Onun ise dudakları hafif aralanmış, nefesi yavaşlamıştı. Hemen uyumuştu. Mutluydum çok.
Sonra biri sol koluma dokundu. "bilu, bilu!" Korktum. Ses çok tanıdıktı ama korktum. Onu uyandıracaktı birileri.
Sonra ben uyandım,seslenen abimdi. "Hadi sahura kalkmıyor musun?" dedi. "Kalktım, kalktım" dedim.O kadar güzeldi ki rüyam, sinirlenemedim bile. Sonrasında tek dileğim tekrar yattığımda o mükemmel rüyaya devam edebilmekti.
Olmadı...


yıllar sonra bu şarkıyı seveceğim hiç aklıma gelmezdi,
fonda: sezen aksu - küçüğüm
Keşke şimdi Özhan, Çağdaş ve Duygu olsa da Djarum içip Jenga oynasak.
Keşke...

:/
B:Anne, melekler var mı?
A:Var tabi kızım.
B:Kadın mı onlar erkek mi?
A:Cinsiyeti yoktur meleklerin.
B:Ama 4 melek hep erkek gibi gelir bana, diğerleri de kadın. Belki İsrafil kadın olabilir.
A:...
B:Peki melekler sevişir mi anne?
A:Cinsiyeti yoksa sevişmez herhalde.

içses: Sevişmek sadece tensel midir ki?

nazan öncel:ben de bir melek değilim, canım bugün sevişmek ister...

fonda: nazan öncel - bırak seveyim...
Aslında aşk değil içinde boğulduğum, benim ve senin, canım arkadaşım. Aşk değil, sığınma mı, dokunma mı, şefkât mi? Ne dersen de, ama aşk değil. O bi' boşluk doldurmaca. Şimdi bunun farkına vardım ya canım arkadaşım, Blanka'ya ya da Chun-Lee'ye perfect versem gam yemem ha!

Isabel, öyle bildiğiniz kadınlardan değildir. Esmerdir, yeşil mi yeşil gözleri vardır. Biraz çekiktir gözleri ve pamuk gibidir teni. Kırmızı ojelerini sürer, siyah saçlarını savurup "ne dersin, güzel miyim" der. Gülümsetir beni. Sevdiğim şarkıları söylerim O'na can kulağıyla dinler. Evine gider indirir, sever. Ben sevdim diye sever. Canım sıkkın olduğunda "noldu?" der, sırtıma sarılır. Başını omzuma koyar Isabel. Omzunu omzuma yaklaştırır, boynumdan kokumu içine çeker. Huzurlanır, huzurlandığını hissettirir. Kıyafetlerini özenle seçer, alakasız şeyler giyer. Sütyeninin askısını gösterir çaktırmadan, "seksi miyim" der. Güldürür beni. Ben yatağında uzanmış onun savruluşunu izlerken odasında, o acayip figürlerle danseder. Yatmadan az önce kırmızı ojeleri yalnız kalmasın diye kırmızı rujunu sürer, gelip beni öper. Sonra "yeter, hadi yatalım" der umarsızca, gider rujunu siler. Kedi gibi sokuluverir yanıma, hemen de uyuyuverir. Ateş gibidir teni, ateştendir Isabel. Sabah ben uyanmadan uyanır, bana yumurta haşlar. Domates biber doğrar, saçını tepeden toplar. "hadi uyan bakalım" diyerek öper beni. Ben nazlanırken beni umursamadan taze taze çayları koyar. "ya hadi ama yaaaa, kahvaltılar hazırladım, taze ekmekler aldım sanaaaa" der uzatarak. Kalkar banyoya giderim keyifli, yüzümü yıkamak için musluğu açarım da kedisi geliverir yanıma. Onu da severim biraz, ıslatırım kafasını. Otururum sonra masaya, mahmur. Kırmızı ojeli ellerini öperim, "eline sağlık bebeeğm" derim şımarık şımarık, güler bana. "kızııııııım" der, "acayip kopasım var,akşam napalım" der. Kırılırım gülmekten. Günün programını yaparken bi hışımla, çayıma 1 şeker atar ve karıştırır heyecanla. Ağzındaki lokmayı sağ yanağına sıkıştırıp kibar kibar "önce gidip balık ekmek yiyelim, çok canım çekti" der, sonra Küçük Beyoğlu'na gider karamel vodka çakarız hahahayt" der, kalbime akar. "Ordan da öyle bi yere gidelim ki canlı müzik olmasın ama eşilk edip dans edelim" der. Ona "hayır" deme lüksüm yoktur benim. Çünkü Isabel'dir o. O'na karşı konamaz. Kahvaltı bitene kadar 40 tane kanal değiştirir de hiçbirini izlemez aslında. Sonra bir ara konuşmaktan yorulur yemeğe devam eder. "Beğendin mi, sevdin mi?" diye sorar 10 kere, benden övgü almak ister. "Yerim lan seni pokemon" derim, çok hoşuna gider. Isabel Başak burcudur. O öyle gıcık başaklardan değildir, rahattır, saçım önüme düşse düzeltiverir. Heyecanlıdır, tezcanlıdır. Isabel bendir, bendendir. Bir keresinde beraber tatile gitmiştik Isabel'le çok yananlara ve çok beyaz kalanlara laf yetiştirip duruyordu. Bayık bakışlar atıyordu umursamazca. Ben hamburger almaya gittim. Geldiğimde patateslerimi yemeye başladı. "yok yea" dedi, "kimse burger king gibi yapamıyor, yağından mı tuzundan mı anlamadım". Tebessüm edebildim sadece hayranlıkla. O da hiçbir şey olmamışçasına kumlara vurdu ve denize girdi çocuklar gibi şen. Çıktığında "kızııım su süper, girsene" dedi. "Tamam" dedim, "ama önce yemeğimi bitireyim." Saçlarından tuzlu suları akıttı omzuma, şakaymış, güldüm yine. Uyuyuverdi sonra havlusunu katlayıp başının altına koyarak. Benlerine baktım, ne kadar çoktu.
Birgün de Taksim'e gittik Isabel'le. Elele tutuşmadık hiç, ama sevgiliydik. Akdeniz'e oturduk. Garson sipariş alırken "çöp şiş" dedik aynı anda. Gözgöze geldik, gülümsedik. Bira dememizi bekledi devamında, "ayran" dedik biz. Bakkaldan ayran aldırttık, yokmuş çünkü. Sonra da çöp şişin yerine gittik, İzmir'e. Bu sefer ayran bulduk, çöp şiş yiyemedik. Olsundu, Isabel vardı, yeterdi. Isabel her şeyi dinler, hep bana eşlik eder, her şeye "tamam" der. İstemediği bir şey olursa da "o ne bee" diyerek aşağılar, beni kızdırır ama güldürür de. Her şeye hemen ikna oluverir, inanır bana. Mercimek çorbası sever, kızartma yapar bana. Burger Kıng'e gittiğimiz zamanlarda sarımsaklı mayonezini bana verir. O sadece ketçap yer. Turşusuz yaşayamaz ve biber kızartmasına bayılır. Ayıp ayıp konuşur bazen. Orospu derim, fahişe derim de hep sevdiğimden, bildiğimden değil. O cilvesi, o işvesi ve kahrolasıca hüznü, kahreden hüznü.
İşte Isabel böylesine emükemmel bir kadındır, ateşten bir parçadır. Yakar tenimi de, dilimi de, ruhumu da. Diyemem bir şey. Şarkılar söylerim, yazılar yazarım adına. Başkaları kıskanır, Isabel olmak isterler de olamazlar.
Isabeli cilt cilt yazarım da, gerek yok. Anlamazlar çünkü. Benden başkası anlamaz.
Yine gel Isabel, rüyalarıma yine gel. Dudağıma küçük bir öpücük kondur ve kendine yeni bir aşk seç yine.
Ya da artık öl Isabel, korkar oldum kendimden sen hayatımdayken...
Öl Isabel. Artık ağlayacağına, bende yaralar açacağına öl Isabel...
Sende herkes var, bana fazlasın Isabel.
Bu aralar her şey çok fazla Isabel.
...ve Isabel, bana güzel yemeklerinden yap, sonra da ara, "hadi gel" de, "sana bi sürprizim var!"
söz ver
a hak ver
iş ver
açık verme
hep ver
çok ver
ver ver
hiç boşverme
bık tım bık tım
bıktım artık
sık tın sık tın
sıktın artık
sık tın
sık tın
hem zor hem kolay
hem boş hem olay
hiç mi ortası yok bunun
hiç mi ortası
onu ver
bunu ver
zaman ver
az buçuk verme
akıl ver
gönül ver
hesap ver
hiç boşver me
bık tım bık tım
bıktım artık
sık tın sık tın
sıktın artık
sıktın
hem zor hem kolay
hem boş hem olay
hiç mi ortası yok bunun
hiç mi ortası
Ulan Latika, ne nankör, ne bencil, ne yalan bir şeymişsin sen...
Hem de beni öyle olmakla suçlarken...
Senden bir tek sen nefret ettirebilirdin, başardın; tebrikler.
Şimdi bensiz olmasını dilediğin hayatına dön ve yaşa.
Hani benden pişmandın ya zaten...
Düşman ettin kendine, bir de bunun için tebrikler.
"Acıma" derlerdi, "acıma, acınacak hâle düşersin."
Bilemedim, kalbimi dinleyiverdim.


Umay Umay - Kalbim Acıdı

www.seboistnet.com

Hayatımın bir evresi, bileklerini kesti bugün. Bu durumu anlaması için, o hayatın içinde bulunması gerekir insanın, şimdi anlatamam ben... Anlatamam ve anlamaz da kimse zaten...

Ama hayatına son veren bir fan sitesi değildi aslında. Hayatına son veren ya da verdirilen anılardı, anılarımızdı...