bütün yalnızlıklarınızın ilenci
korusun çoğulluklarınızı
cinnet koyun erdemin adını
maskelerinizi takıp yalanlarınızı çoğaltın
hepiniz mezarısınız kendinizin...

...

ağlayın
ağlayın ve kanayın
yok olduğunuz irin zamanında...*

*nilgün marmara

dua

allahım!
 sen beni dostlarımın(!) nankörlüğünden, bencilliğinden, yargılamalarından koru; 
düşmanımdan ben korurum...

μου λείπεις

özlemek çok acımasız bir duygu... hiç vicdanı yok. çok bencil. 
omzuna yerleşiyor. görünmeyen bir ağırlık... 
özlemek kanırtan bir şey, tırmalayan, hırpalayan...
kendi canınızı, kendinize fiziki bir zarar vermeden ancak birini çok fazla özleyerek yakabilirsiniz; biliyor muydunuz?
ben öğrendim...
özlemek, yanınıza yaklaşıp tam siz sevecekken tepar atıp uzaklaşan bir yavru kedi gibi sanki...
özlemek, güneşi görüp ince giyinerek yağmura yakalanmak gibi...
özlemek...
özlem kelimesinin içinde zalim kelimesini görmek demek... kendi kendinin işkencecisi olmak demek.
özlemek hayal kura kura, hayallerinin bitmesi demek...
kendine çekemediğin şeylerin hıncıyla, elinde olanları itmektir.
özlemek delirmek gibi... çaresizliğin bayrak tutanı.


ama bu kadar yoğun bir özlem duyuyorken birine karşı,
özellikle sevgilim, sana karşı...
biliyorum boşa değil.
biliyorum...


biliyorum ki, bu hisle başaçıkabilirim. biliyorum ki, başaçıkıyorum.
sonrası martılar, ortaköy falan...


... sonra ter içinde uyandım... yanımda uyuyordun... 
sevgilim...

"ben hep varım" diyene de, siktirolup gidene de güvenmeyeceksin...



Sevgili Can...


sana bu mektubu yazarken hala içimde çeşitli kızgınlıklar söz konusu olsa da beni arayıp "yeaaææ valla çoğözledim, sen ben seni özledim demiyorsun hiieeç" demeseydin belki de seni özlediğimi anlamazdım.
beni sörvayvır gülen'e benzeterek özlediğini anlaman sahiden öküz görünümünün altında minik bir yavru ceylan yaşadığına inandırdı beni. muhtemelen dövmeli ve kepçe kulaklı olması ile çağrışım yaptırdı sana ama siktiret. mevzu çağrışım ise gerisi teferruattır bi noktada.
o sikimsonik fotoğraf makinesi mevzusunun ardından bana yolladığın para ile ankaraya falan gittim bir güzel sürttüm. helal paraymış aslında, epey idare etti beni. ayrıca sen bana peşin fiyatını değil taksitli fiyatının ücretini göndermiştin 70 tl falan da oradan takmış hayat sana. bunu farkedince "heh" dedim "Can Bey, götüne girsin, öfkeyle oturan zararla orgazm olur" dedim. bu lafıma şimdi daha çok güldüm.


akabinde senin atarların benim atarlarım derken, çok pis arkandan konuştum oğlum, öyle böyle değil. ne götoşluğun kaldı, ne nankörlüğün, ne "heee benle işi bitti, konuşacaklarını konuştu puşt" laflarım kaldı, ne de "ergen işte abi, çoluk çocukla takılırsan yapacağı da budur" laflarım... pişman değilim.


he ben bunları yüzüne de söylerim puşt herif. ki telefonda kulağına söyledim. kulağa söylemek normal şartlarda biraz seksi bir cümle olabilirdi ama seninle geçirdiğimiz tri nayt sitende rağmen aramızda seksin w'si olmadığını da vurgulamak isterim. onu bunu bırak mayıs geldi, avlu bensiz olmaz diye beni aradığını da bilmiyor değilim. ayrıca beni ilk aradığında seni bir başkası sanarak çok korktuğumdan mütevellit muhtemelen dudağım yarın uçuklayacaktır.


yani ben hep varım, yanındayım diyene de siktirolup gidene de güvenmeyeceksin, zira biz senle aramız hiç bozulmaz, niye bozulsun diyorduk, bozuluverdi... şimdiyse ayrı kafalar. bu da hayatın cilvesi olsa gerek, 8 ay önceki pençesiydi o ayrı... 
her neyse, ağzına sıçacağım, sanırım seni seviyorum götlek herif!!!


sevgiler,
halan...