en güzel hikayem...

içimde kaybolmuş, ama içimden bir türlü çıkamayan bir adam var. hiç karamsar olmamama rağmen en karamsar türkçe şarkı bizim şarkımız mesela o adamla... yazılmış, çöpe atılmış intihar mektupları...
kaç yıl oldu bilemem ama "yıllar var ki onu unutmadım" diyecek kadar yıl var... sanki bir cam kırılsa tüm dünya kırılacakmış gibi gelir ya bazen öyle bir şey işte. pamuk ipliği bir adam...


bir yapbozu tamamlarken bakıyorum, büyük parçam eksik; kalbin olduğu...
anlatamıyorum. ayılamıyorum. bir mesaj atıyor, adı yok sırtı var bana dönük...
ayılamıyorum...
hani soruyorum kendime hiç yaşamamış olmak mıydı daha iyi olan yoksa en azından denedik demek mi?
peki her ikisini de yaptıysak...
o toyluk, o işgüzarlık...
gidenin gitmesi,  gidenin de kalanın da değişmesi...
yani kim diyordu onu özdemir asaf mı?


"geleceğim, bekle, dedi gitti.
ben beklemedim
o da gelmedi.
ölüm gibi bir şey oldu
ama kimse ölmedi"


bu muydu sevgimizin özeti. aşkımızın...
şimdi hala senden aldığım bir haberle içim kıpırdanıyor. miller uzakta...saatler uzakta... yarın unutacak ve bir daha ki herhangi bir özel güne kadar belki de anılmayacak ismine...


bazen düşünüyorum gelse, ne varsa alsa... yok diyorum sonra...
hiç gelmese, her şey olduğu gibi kalsa...


kahramanım, çok özlediğim...


ama bil ki farklı bir hayaldi; işkenceydi bazen, bazen çok güzeldi...

Hiç yorum yok: