bir kadın tanıdım tanımadan önce. kendisini hiç görmeden önce.
sanki odamın bir köşesinde duran, pek de açılmayan bir çekmece gibi.
ortak tanıdığımız herkes onun çok iyi biri olduğunu söylerdi, bir de telefonunu açmadığını pek...
istanbul'a kar yağan ve elektriklerin gidip gelmesini fırsat bilerek buz gibi olan odamda ellerimi popomun altına koymuş otururken getirdi kendini aklıma kendini.
özledim birden.
birileri sayesinde onu tanımış, onun sayesinde birilerini tanımıştım ben.
onun sayesinde tanıdığım bir adam, sevdiğine hediye seçmek için aradı beni...
gülümsedim.
hayatın insanları milyonlarca bağ ile bağlayıp, o kadar güçlü bağlamasının yanı sıra birbirinden söküp aldığı gerçeğiyle yaşarken biraz daha bağladım kendimi ona...
seni arayıp bunları söyleyemem güzel gözlü kadın ve Ankara'ya da ne zaman geleceğim bir muamma...
o yüzden kadın içimden gelmişken tüm bunlar, ertelemek istemedim hiçbir kelimemi...
iyi ki tanımışım seni ve iyi ki varmışsın...
bugün seni seçtim pikachu!
üstümde ölü toprağı var bugün...
üstümde ayların, yılların ağırlığı var.
üstümde binlerce bedenin ağırlığı var.
üstümde türlü türlü nankörlükler, türlü türlü yozlukların ve toylukların ağırlığı var.
üstümde senden kalma bir tişört var bir de...
dirilerden bir isteğim yok. bana ölülerden can verin. bana vazgeçilmişlerden, terkedilmişlerden haber verin. gülüp oynamaya gelindiğinde herkesin halaya katılmasından değil, koşarken düşenin üstünden atlamak yerine, onu kaldıracak onuru ve cesareti verin.
ve ben asla kimseyi sevmeyeceğimi ve kimseye ait olamayacağımı bir kez daha anladım bugün. sebebiyse ne üstümdeki bedenlerin ne de senden kalma tişörtün ağırlığı değil...
ben onlardan olamadım.
o kadar çiğ olamadım.
hiçbirinizle dövüşemem...
sizin alınız al inandım, sizin morunuz mor inandım.
benim dengemi bozmayınız...
sessizlik elma yiyemez...
O ve ben. Bir kez daha yaşamak için, uzun değil ama! Bir kez daha sevişebilmek için, bir kez daha karın ortasında kalabilmek için sessizlikle arkadaş oluruz.
Dünyanın bir hücre olduğunu unutmak için inşaa ettiğimiz hücrede, sessizlik perdeler kadar kirlidir oysa. Hiç hikaye yaşayamaz, şiir de okuyamaz, sessizlik elma yiyemez.
Umay Umay
Dünyanın bir hücre olduğunu unutmak için inşaa ettiğimiz hücrede, sessizlik perdeler kadar kirlidir oysa. Hiç hikaye yaşayamaz, şiir de okuyamaz, sessizlik elma yiyemez.
Umay Umay
başka türlü bir şey
sahi bu şehirde, o veya şu şehirde...
yeryüzünde sevilecek kim kaldı?
hep dedik, çok sevdik dedik, aşk için ölmeli aşk o zaman aşk dedik; farkında mısınız, hiçbirimiz hiç ölmedik.
hep yalan söyledik, yalan söylettik...
mış gibi yaptık. miş gibi yaptık.
iki yüzlüydük hepimiz. hepitopu 1 sevişmeydi hadi bilemedin 5 sevişmeydi, bilemedin hep seviştik. ama anlaştık mı hiç?
senin kadar şiir ezberlemedim ben, senin kadar konsere de gitmedim, senin kadar acı da çekmedim, senin kadar zengin de olmadım ben. hiçbir şeyi sonuna kadar olmadım ben.
aynı şarkıyı iki aşka sığdıracak kadar aşağılıktım belki ve bir şarkıyı iki aşka sığdıranlara aşık oldum zaman zaman. bazen bir koltuğa iki karpuz sığdırmadım ama koltuklarda sevişmişliğim de olmadı değil.
kahraman olmaya çalıştıkça bi boka yaramadığımı gördüm hep ve kahramanı olmaya çalıştığım kişilerin de birilerinin kahramanı olmaya çalışmasını izledim hep, haz ile.
sonra onlar sikilmişlikleri ile kalmışken benim ruhum can çekişti durdu hep.
ruh can çekişti.
ruhum can çekişti.
aslında tüm söylediklerim bir iç çekişti.
farkında mısınız, yanımda olmanızdan başka her şey ne kadar boş.
yanımda olduğunuz anlar bayım.
ne kadar sıcak.
şimdiyse bir kedi. bir de kitap.
kafam bulanıyor, tepem ısınıyor...
sizi sevmem bir başkasına sorun olur mu?
beni sevmeniz geçmişinize ayıp olur mu?
ne kadar çok şeyden vazgeçtik oysa ki "elalem ne der" diyerek.
hiç bitmeyeceğini sandığım her şey hep bitti.
aslında bunları dedim de, demek istediğim şuydu;
"bir kez uyutsaydın beni dizinde, ölmezdin ki..."
sonra zaman geçince her sevişmişlik, her dokunmuşluk, her öpüşmüşlük bir sihir, büyü vs...
ama bana bozulmayan bir büyü lazım. aşktan başka bir büyü.
yani sizin anlayacağınız, başka türlü bir şey benim istediğim...
yeryüzünde sevilecek kim kaldı?
hep dedik, çok sevdik dedik, aşk için ölmeli aşk o zaman aşk dedik; farkında mısınız, hiçbirimiz hiç ölmedik.
hep yalan söyledik, yalan söylettik...
mış gibi yaptık. miş gibi yaptık.
iki yüzlüydük hepimiz. hepitopu 1 sevişmeydi hadi bilemedin 5 sevişmeydi, bilemedin hep seviştik. ama anlaştık mı hiç?
senin kadar şiir ezberlemedim ben, senin kadar konsere de gitmedim, senin kadar acı da çekmedim, senin kadar zengin de olmadım ben. hiçbir şeyi sonuna kadar olmadım ben.
aynı şarkıyı iki aşka sığdıracak kadar aşağılıktım belki ve bir şarkıyı iki aşka sığdıranlara aşık oldum zaman zaman. bazen bir koltuğa iki karpuz sığdırmadım ama koltuklarda sevişmişliğim de olmadı değil.
kahraman olmaya çalıştıkça bi boka yaramadığımı gördüm hep ve kahramanı olmaya çalıştığım kişilerin de birilerinin kahramanı olmaya çalışmasını izledim hep, haz ile.
sonra onlar sikilmişlikleri ile kalmışken benim ruhum can çekişti durdu hep.
ruh can çekişti.
ruhum can çekişti.
aslında tüm söylediklerim bir iç çekişti.
farkında mısınız, yanımda olmanızdan başka her şey ne kadar boş.
yanımda olduğunuz anlar bayım.
ne kadar sıcak.
şimdiyse bir kedi. bir de kitap.
kafam bulanıyor, tepem ısınıyor...
sizi sevmem bir başkasına sorun olur mu?
beni sevmeniz geçmişinize ayıp olur mu?
ne kadar çok şeyden vazgeçtik oysa ki "elalem ne der" diyerek.
hiç bitmeyeceğini sandığım her şey hep bitti.
aslında bunları dedim de, demek istediğim şuydu;
"bir kez uyutsaydın beni dizinde, ölmezdin ki..."
sonra zaman geçince her sevişmişlik, her dokunmuşluk, her öpüşmüşlük bir sihir, büyü vs...
ama bana bozulmayan bir büyü lazım. aşktan başka bir büyü.
yani sizin anlayacağınız, başka türlü bir şey benim istediğim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)