bence ışın karaca her türlü gider. alayına gider.

şimdi bakıyorum hayata 90'lı adamın aşkından ne olur amına koyim diyorum. sonra durup düşünüyorum...
ulan diyorum "sen" diyorum kendime. kendime çok samimi davranıyorum ve "sen" diye hitap ediyorum. diyorum ki "sen ulan sen, bundan tam 11 yıl önce annenden aldığın haftalık 10milyon lira ile o sevdiceğinle kaçmayı kaç kez hayal ettin?". duruyorum sonra. kendi kendimi alenen göt etmiş bulunuyorum. 2000 senesinde 15 yaşımla, isimsiz mektuplarımla, nev'in "19'unda koca bir kadın" dizeli şarkısını dinleyip hüzün yaptığım halimle yüzleşiyorum.
aşk diyorum ne güzel şey.
şimdi kalkıp giyiniyorum. 26 yaşım da benimle geliyor. cihangir'e gidip pazar günü gündüz gezmesi yapacağımı biliyorum. 93'lü kuzenime diyorum, "bu tarafa geçersen haber ver", diyor ki "ben italya'dayım bebeğim, zaten orda olsam da cihangirde ne işim var nişantaşı'na gelirsen sen haber ver" gülümseyip susuyorum. 
oje rengi seçiyorum kendime ve bugün kendimi %89 gay hissediyorum. nasılı yok, %11 de ev hanımıyım. 
şimdi siz benim ne demek istediğimi anlamadınız.
belki diyorum, belki de yüksek lisans yaparım. konudan uzaklaşıyor gibi görünsem de aslında sevgilim, senin içine içine eriyorum.


daha sevişilecek çok yatak var hayatta, bunu biliyorum.


sonra çay içip heteroseksüel toplum kisvesine yenik düşmüş tüm ahmet yıldızları düşünüyorum. gece olunca bir yıldız da içine, ta kendi içine kayacak biliyorum.
şimdiyse tek düşündüğüm lastfm scrobber'ımın neden çalışmadığı.


abim az önce dedi, van'da halka polis dalmış, biber gazı sıkmış. "e" dedim, "normal. türkiyede polis de bir doğal afet." güldü gitti. ama ben çok cooldum. bu lafı söylediğim ve coolluğumu koruduğum için kendime siz diye hitap etmeye başlayacağım...
sevgiler...
Siz.

Hiç yorum yok: