Yola Çıkmalı (hemen)

söylesem anlar mısınız ben çıkamadım içinden...
izlenip fişlenmeler maksat kolaylık,
arada ağlar mısınız siz de yerli yersiz,
gizlenip saklanmalar el mecburiyetten...

ah kelimeler dünyası züğürdün rüyası,
içinizden hanginiz cesursa öne çıksın hemen.
ama bence kaçın düello bu, kaçın manasız;
yarıştırılıp, yarıştırılıp, yatıştırılırsın.

yola çıkmalı
yola çıkmalı
yola çıkmalı
hemen!

ne isem ne kadar isem kabullendim gitti.
hani yetebilseydim değiştirirdim vitrini.
azıcıkmışım anladım görüp hissettikçe,
suyun ağacın toprağın bilgeliğini...*

bugün de newton olamadım anne. bugün de çok para kazanamadım. bugün de kimse seni tebrik etmedi benim yüzümden ve bugün de babam aramadı anne. bugün de sadece kitap okuyup bir şeyler yazdım. sadece kendim için yazdım o yazıları anne. buralardan gitmek için yazdım. nereye ya da kime gideceğimi bilmesem de aslında biraz biliyorum gitmem lazım anne. herkesin istediği çocuk olamadım, bunu bir ben bilirim anne. çünkü uzaktan bakınca ben o "herkesin beğenip övdüğü" çocuğum hala.
söğüdün dalları henüz eğilmemişken anneciğim, abimi kimse üzmeden, azıcık sürtecek olmayı çok da dramatikleştirmeden gitmek gerek, yola çıkmak gerek bazı bazı. bir alışılmışlık var işte. yalnız olmaya, kendimi bir türlü tam olarak anlatamamaya, tam anlattım derken karşıdakinin kafasının başka yerlerde olmasına...
artık dayanamıyorum. nilgün marmara olamadım ben anne, olamayacağım da, hiç o kadar cesur olamayacağım. çok fazla arka bahçe görmüşsem de tümünü göremedim anne. 
senin de dediğin gibi kırılgan ve hassasım, ama orospu diyorlar anne, güçlüsün diyorlar. gülüp geçiyorum. eve gelip ojelerimi çıkartırken ağlıyorum. 
tutunamayan bir kadını tutmaya çalışmakla geçti ömrüm şimdi ben tutunamıyorum. anlatsam anlar mısın anne?
bazen dayanamıyorum... bunca yüke dayanamıyorum. "insanlar neler yaşıyor" demesinler bana, ben bu kadarını taşıyamıyorum.

ama iyiyim. ben çok iyiyim. uyuyabiliyorum da. uykumdan uyandığımdaysa gülümsüyorum doğmamış ya da doğmakta olan güneşe. 

yola çıkmalı anne. gitmeli tozunun bile bilinmediği şehirlere, gidilmeli bilinmeyen tenlere ve geri gelinmeli.
geri dönmek farzdır benim gibilere... hele bir gitmek olsun bir yerden bir yere. hele sırtına çantayı takmaz olsun.

belim ağrıyor anne, camları yarın sileceğim...

*sezen aksu
fonda: nazan öncel - bu havada gidilmez / gidelim buralardan

Hiç yorum yok: