kadın silahtır...

"koca bir kumarhanedeyiz. takriben las vegas’ın en fakir bölgelerinden biri, ellerde viskiler, sigara dumanından göz gözü görmüyor. orta kulvardan bir kadın, elinde yelpazesi, gözünde kemik gözlükleri, kırmızı rujlu, nerdeyse benden uzun… girdi mekâna.

yan masama oturdu, üç erkeğin yanına. kadını gördüğüm anda onu izlemekten kaybetmeye başlamıştım, gözüm başka bir şey görmüyordu. kadının masasından bir ses yükseldi:

-seni fahişe, hile mi yapıyorsun?
kadın çantasından silahını çıkarıp adama tuttu ve:

-fahişeler hile yapmaz, annenden yanlış öğrenmişsin, dedi. masaya ruj izini bıraktı ve adama silahını tutarak mekandan çıktı, tonla para kazanmıştı. paranın bir kısmını alıp, geriye kalanını silahı tuttuğu adamın yüzüne fırlattı. adam korkudan altına işeyecekti nerdeyse.

arkasından koştum hızlıca:

-hanımefendi, bakar mısınız?
-ne var?
-rujunuzu kendiniz mi sürdünüz, yoksa başka bir erkek mi?
-sana ne, neden soruyorsun?
-o adamı öldürebilirim de ondan.
 (kadın gülümsedi)
-ben sürdüm, erkekler kadınlarının rujunu sürmez, yalnızca öper.
-o zaman, sizi öpebilir miyim?
-silahım var, git başımdan.
arabasına binerek mekandan uzaklaştı kadın hızlıca. arabaya binmeden bir kart bıraktı yere, koştum kartı aldım ve kartta şu yazıyordu: 
”BİR KADINI ASLA ÖPMEK İSTEME, O ZATEN ÖPMEK İSTEDİĞİ ZAMAN ÖPECEKTİR. AYRICA; KADINLAR ZATEN SİLAHTIRLAR, SİLAHI OLAN BİR KADINLA UĞRAŞMAK İKİ KEZ ÖLÜM TEHLİKESİ DEMEKTİR.”

işte o günden beri yediğim kurşunun yarası geçmedi, ikinci silahıyla gelip beni vurmasını bekliyorum."*

*Alıntıdır.

Hiç yorum yok: