uzun uzun anlatacaklarım vardı aslında. otobüste düşünmüştüm yazının konseptini de. ama yok, gitti aklımdan her şey. o yüzden doğaçlama yazıyorum 2 güzel günümün ilk partını. belki de son part olmalıydı bu...
sabahın 7'sinde Aşti'ye gelip beni alan ve Aylak Madam'da o kivili şeyi içiren Süleyman'a,
yine sabahın 7'sinde Aşti'ye gelip beni alan ve "...sonra ben mal oluyorum!" diye sinirlenen Nes'e,
bademli körili tavuğu, barbekü soslu tavuğa; efes dark brown'u, efes dark'a çeviren ve gecenin 3'ünde 3 kazakla oturduğum evden beni, "seni götürmeye geldim" diyerek sevimli mağaradan medeniyete götüren Kelepir Kız'a,
bir şekilde kısa süreliğine de olsa gelip beni yolcu eden ve "eteğinle edebinle maç izle yahu" diyen Pembe Hanım'a,
ve son olarak bu hafta sonu huzuru, mutluluğu, keyfi, neşeyi, dostluğu, kahkahayı paylaşmamızı sağlamakta doğrudan veya dolaylı olarak -ama kesinlikle- katkısı olan Ayça'ya
sonsuz teşekkürlerimi, en güzel gülümsemelerimi yolluyorum...
iyi ki varsınız la bebeler!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder