bana kimse nasihat vermez. sevmem de nasihatları. insanların kendi hatalarından çıkardıkları dersleri bana mantıklı(!) bi'şekilde anlatmalarından duydupum huzursuzluğunu sıksam anlatamam.
babama gelince, çok severim kendisini, canımdır ciğerimdir. kolay kolay bir şey saklamam. asla nasihat vermez bana. "yaşamanıza bakın" der abime de bana da. bir süre önce bir şey dedi bana. "kızım" dedi, "yanlış anlama sana nasihat verecek değilim. Ama sen sen ol, ne yaparsan yap, şu dünyada kimseye nankörlük etme" dedi. o an sırtım buz gibi oldu. hala düşündüğümde bir tuhaf sızı geçiyorkarnımın ta içinden. zaten elimden geldiğince vefalı olmaya çalışırım ben. sezarın hakkını sezar'a veren, buna rağmen genelde brütüs'le karşılaşırım; ağlarım geçer.


şimdi tam da bunları yazmadan önce şey demek için açtım blogumu: "isyanım var ulan" demek için. sonra babam gözümün önüne geliverdi bir anda. daha 5 gün önceye gittim, doğum günüme. o mükemmel üstü güne. tüm sevdiklerimin yanımda olduğu veya yanımda hissettirdiği güne. yo yo benim isyan etmeye hakkım yoktu. eğer bir gün isyan edeceksem bunun için olmamalıydı. hayatımda ilk defa erteledim içimden gelen bir hissi. bugün dursun yarın severim, bugün beklesin yarın söylerim diyenlerin ağzını kırmak isteyen ben, bugün duruverdim öyle.
baktım kendime dışardan, göbeğimi masaya dayamış, bir monitörümde msn açık, diğerinde blog açık, iş yerimde ve rahattaydım. neye isyan edebilirdim ki, ne hakla?
sonra gülümsedim.
ben hep gülümserim. herkes beni sever.

2 yorum:

Fulya dedi ki...

Babanın ifadesi klasik olsa da 'baba' olmuş. Baban çok 'baba' bi adammış. hürmetler ya da hörmetler.

sapozhkelekh dedi ki...

babam candır can :)