Sunay Akın'ı severim.
Bugün onun bir yazısını okurken enteresan bir şey oldu. Gözlerim okumaya devam ederken zihnim seni canlandırdı kendinde.
Gözlerin geldi önce, hafif kızaran sağ yanağın. Gözlerim devam ediyor amaçsızca işine, ama zihnim fotoğraflarında,sesinde,sende bir yerde.
Büyüdükçe büyüyorum, büyüttükçe büyütüyorum seni...
Bir dünya kurdum adeta, sen ve ben varız. Bir de benim sevgim,coşkum.Seninse kızgınlığın. Sanki haklıymışçasına. Halbuki kızması gereken de, kızdığında haklı olacak olan da benim. Sen de biliyorsun. Ama yinede üstüme gelmeyerek üstüme geliyorsun. Seninle sensiz ölüyorum.
Sessizliğinle çığlıklarla ölüyorum ama yine arsızca gülüyorum.
Adeta acı içinde kıvranıyorum.
Ama kahkahalar atarak.
Daha önce de demiş miydim bu lafı; "acı çekmek için seni kulluanıyorum" ??
Benim için "gördüm,sinirim bozuldu" demişsin.
Yıllar önce demişsin; ama demişsin işte. Avutabilir miyim kendimi bu sözle? Beni hala ciddiye aldığını düşünebilir miyim acaba bu sayede?
Bak yine gülüyorum şimdi.
Dışarda yağmur, içimde yağmur,
dışarda hüzün, içimde kahkaha...
Ben sana karşı haklıyım ama şu anki durumumu haklı kılacak hiç bir şey yok.
Hayır yok.
Evet var.
Özledim seni.
Bu beni haklı kılar.
Ama ben seni arayamam!!!
ve
sonuç...
gülerek biter bu yazı...
Fonda yüksek sadakat - ben seni arayamam

Hiç yorum yok: