"kırık şarkıları severim ben" dedim.
"biliyorum"dedi;"seni az çok tanıyorum!...".


Evet ben en huzurlu olduğum anlarda bile kırık,buruk şarkılar dinledim. Çünkü hep bir kırıklığım vardı bir şeylere karşı. Herkesin vardır... Biri sevgiye kırgındır biri sevgiliye... Belki de hayata,aileye... Bir direniş olsun isterim hep içimde, bir isyan. Sıkıntı veren aşkları seçer hastalıklı insanlar. Huzurlu ilişkiler liman gibidir onlar için,derin nefes alırlar,güç toplarlar,cesaret alırlar ve artık hazırdırlar fırtınalı denizlere yelken açmaya. Islanmaya,korkmaya,yorulmaya... Bu ilişkilerin dili bir başkadır. Ne bildiğimiz dildir ne de tam tersidir. Bu dilin ne olduğunu deği,l ne olmadığını söyleyebiliriz ancak. Bu dili kullananlar bile ne anlatmak istediklerini bilmez ama birbirlerini anlarlar. Bu da karşılıklı kırık hayatların bir uygunluğu olsa gerek. "git" dersin,ama gitmesini istemezsin. Gözlerini görmek istesin;ama gözgöze gelmezsin. Çağırırsın ama gelmesini istemezsin. Çağırsın istersin ama gitmek istemezsin. Ararsın ama arayanın sen olduğunu bilmesini istemezsin,ama inansın istersin. İsmiyle hitab edersin ama kalbinde taşırsın... Başkasına anlatırken o yoktur hayatında; ama bazı geceler onsuz,onunla uyursun.. Ya da ona uyur ,ona uyanırsın. Rüyanda onu gördüğün için Allaha şükredersin ama arasan geleceğini bile bile aramazsın. Onun en sevdiği kazağı giyersin ve bu seni, onu görmekten daha mutlu kılıverir. Hem onu yormaktan hem yorulmaktan "pis" bir zevk alırsın. O zevke yenik düşer kendini de onu da mutsuz edersin ama bundan mutluluk duyarsın. Onu kırmaktan çok korkarsın ama kırmaktan da hiç mi hiç çekinmezsin. Onun seni nasılda kırdığını düşünürsün... Ama o seni hiç kırmamıştır senin gözünde... Ona ait olduğunu düşündüğün her hücren paramparçadır aslında ama sen bir bütünmüşsün gibi her an onu düşünürsün. Düşünmekten çalışamazsın "çık aklımdan da hayatıma devam edeyim" dersin kendi kendine ona. Onunla kahkaha attığınız yerleri kazırsın beynine aslında; ama hiç bahsetmezsin kimselere. Ona ağladığın,ağlamamak için dişlerini sıktığın saatlerce uyumadığın zamanlar vardır kesinlikle. Onlar senin hayatının ona ayrılmış kısımlarıdır ki en mutlu anlarına tekabül eder. Bu tip ikililer belki bir arada olsalar, elele tutuşup uzuuun uzun yollar yürüseler, bu "ilişkisiz ilişkiden" bunca şeyi kazanmazlar. Tabi kazanmaksa bunun adı... Bu kişiler birbirlerinin fallarında "ayakları bir kafaları ayrı iki kişi" ya da "kafalar aynı ama ayrılar" diye geçerler. Bu ilişkiler biterler ama bitmezler. Kişiler konuşmamaya başlayabilirler,görüşmemeye başlayabilirler,bir gördüklerinde konuşup diğerinde tanımamazlıktan gelirler. Çünkü hala ne istediklerini bilmemektedirler. Konuşsa her kelime çıkmadan geri dönecekmiş gibi gelir, konuşmasa diğerinin söyleyeceklerini meraktan delirir... Kelimeler düğümlenir de düğümlenir... Bu tip ilişkiler insanı yorar,yalandırır,yaşanmışlandırır. Çünkü çelişkiler,duygu yüklemeleri organizmayı bozar.Beraber tükenirler... Bu tip ilişkiler asla tek başına yaşanmazlar. Biri diğerini düşünüyorsa diğeri bunu hisseder;en azından bi an aklından geçer. Sonra buna benzer yorgun,incinmiş ilişkiler yine yaşanır ama hiç biri diğerinin yerini almaz.Kimse diğerinin yerini tutmaz ve hepsi güzel hatırlanırlar... Ardarda bu tip ilişkileri yaşamak zordur,bir kırık hayat bitmeden diğeri başlamaz.Belki huzur bulmaya gidilir,dinlenilir sonunda ya geri dönülür ya geri dönen kucaklanır ya da yaralarını sarsın diye yaralılardan yardım istenir... İçinde "hala, eskisi gibi, o günler..." gibi kelimelerin geçtiği tüm şarkılar,onlar bilmese de onların şarkısıdır sonsuza kadar. Birbirlerini hatırladıkları şarkılar bile kırıktır... Onlar da birbirine kırgındır. Onlar kırılmamak için eğilirler,bükülürler. Seni seviyorum demezler ama her cümlenin yankısı "seni seviyorum" dur. Bu işler böyledir...

Hiç yorum yok: