Gözlerimi kapatıyorum ve karşımda,perdenin hemen ardında bir okyanus görüyorum.Masamdan kalkıp açıyorum perdeleri,kulağımda dinlendiren bir ses ve akustik çalgıların yumuşaklığı.Okyanusun mavisi bugüne kadar bilinen tüm mavilikleri utandıracak bir canlılıkta sanki.Zemheri ayaz mavisi.Her şeyden arınıyorum sanki yavaş yavaş.Bu arınmaya ihtiyaç duyuran senden,mavi hariç tüm renklerden,biraz benden,biraz şehirlerden... Konuşulmayanlardan,saklananlardan,içe atılanlardan,dışa vurulanlardan,sana olan sevgim ve nefretimden... Yani her şeyden. Kıyıya yaklaşıp bir taş alıyorum yerden;sadece pişmanlıklarımı da atmak için içimden.Gerinip atıyorum o taşı gücümün yettiğince derinine kıyının.Önce "taş olsam şimdikinden özgür olurdum!" dediğim günü atıyorum içimden.O taşın şu an o soğuk denizin dibinde kendi iradesiyle durmadığı ne kadar sert bir gerçek! Ben attım onu,ben karıştım ona! Şimdi de almak istiyorum onu ordan eski yerine koymak.Ama yapamıyorum,tüm pişmanlıklarımın geri dönüşü olmadığı gibi bundan da dönemiyorum.Sadece hüzünle arkasından bakıyorumYaptıklarımda anlam aramıyorum,amaç gütmüyorum hiç. İnanmadığım şeylerin korkusunu atıyorum içimden,aslında hiç var olmayanların yokluğundan korkmuşum bunca zaman. Bir tek ben varmışım meğerse benim hayatımda.Sen ya da o ya da başkası değil. Çözemedim hiç başkalarının düğümlediği ipleri.Daha da dolaştım bunca zaman.Dışardayım artık ben,şarkılardayım filmlerdeyim... Tam olarak nerdeyim,sadece kendi hayatımın merkezindeyim. Beni şuursuzca eleştirenler nerden bilsinler? Yaşımın ve yaşanmışlığımın azlığına kanaat getirenler benim neyden ne kadar etkilendiğimi nerden bilsinler.Onlar kalp şiryanlarında ne taşıyorlar ki? Müziç fikirler mi yoksa doğallığa dayanan sevgiler mi? Ben çiçeklerin renklerini çok sevmedim hiç bir zaman.Onların doğallıklarını sevdim,yağmura hasretleri,güneşe ihtiyaçlarını utanmadan göstermelerini sevdim en çok.Yağmura yapraklarını açmalarını,güneşi gördüklerinde boyunlarını kaldırmalarını, düşünmeden "evet sana ihtiyacım var" demelerini... Ve ben hayatımdaki çiçeklerin değerini hep bildim. Okaynusun utanmaz canlılıktaki maviliği kendinden emin ve değişime kapalı; ben bu düşünmemi durdurana kadar ellerini göğsünde kavuşturmuş bir asker gibi güven veren çatık kaşlarıyla duracak karşımda. Bir çift göz uğruna pişmanlıklar,hatalar,anlık hazlara dayalı sahte sevişmeler.. Kırık gülümsemeler,kaypak dostluklar,sevmeden sevişmeler,zoraki sevinçler... Hepsi akıp gidiyor içimden ağır ağır... Bu okyanus harika,daha fazla yakınında durup onu elde etmişim gibi hissetmek istemiyorum.İçeri girip uzaktan bakıyorum. O zaman büyütüyorum onu daha da ve mavisini ferahlatıcı buluyorum. Yani her şey benim penceremden güzel göründüğü kadar güzel değil;bunu biliyorum. Penceremi kapatıp kitabıma dalıyorum;konuşmanın ve yazmanın, bir şeyleri hareketlendirip akıtmanın rahatlığıyla...

Hiç yorum yok: