fıtrat meselesi

sadece kan var bizim buralarda...
ne bir çiçek, ne bir böcek.

sadece kan, ahlaksızlık, haksızlık var.
her yerde polis var, mavi kırmızı ışıkları, sert copları var.
her yerde polis var ama hiçbir yerde adalet yok...

biz kaybediyoruz. biz kaybediyoruz çünkü o pis adamların kurallarına aklımız ermiyor.
biz affetmiyoruz ve zaman da affetmesin istiyoruz. yapabileceğimiz başka bir şey yok. çünkü bir sürü insanı öldüren, sakat bırakan gaz fişeklerine karşı elimizde nazım hikmet, cemal süreya, turgut uyar dizeleri ve karanfillerden başka bir şey yok. berkin'i öldürenlere duyduğumuz ya da ali ismail'i dövenlere duyduğumuz öfke sadece şaşkınlık olarak kalıyor. ethem'in hakimine de...

sadece şaşırıyoruz. küfürlerimiz yetmiyor, çünkü onlara yakıştırılacak sıfatları bilemiyoruz. onlar gibi pisleşip, haysiyetsizleşemiyoruz. 
fıtratında şerefsizlik olanları, fıtratında hırsızlık, katillik, kula kulluk olanları anlayamıyoruz.
çünkü fıtratımızda kin yok, kardeşlik var.

biz güldükçe, "gülmek bana yakışmıyor, o zaman onlar da gülmesin" diyen bir çoğunluğun çobanı tarafından yönetilirken, nasıl bu kadar temiz kalabildiğimize biz de şaşırıyoruz.
ama diyorum ya, fıtratımızda şerefsizlik yok.

bu ülkede sadece kan var.
kana bulanmış herkes. etrafı kana bulayanın yaptığı haksızlıklara karşı susanın elleri de kanlı. bu ülkenin en az yarısının elleri kanlı. 

görüyoruz.
masumluk, fıtratımızda var.