7 saatlik yolda hep düşündüm, insanlar birbirinin hayatına neden girer? yok lan şaka ölü gibi uyumuşum. bu söylediğimi şimdi düşündüm. cuma günü ani bir kararla gittiğim ankara'da yine son derece keyifli vakit geçirdim. böyle suyun üstünde kayar gibiydim sanki.
herkesin orada olduğu, rakı içtiğim, içip sapıttığım, bir erkeğin zavallılığını gözlerimle gördüğüm ve -evet- gülüp geçtiğim, bunun dışında güzel bir sürü insanın zayıf yerlerini gözlemlediğim,bir o kadar da zayıf yerlerimi gösterdiğim, bir adamın duymak istediği şeyi söylemek, bir kadının öylesine içten güldüğünü görmek...
...derken geçti bu hafta sonu da. hatta belki en eğlendiğim ankara yolculuklarından biriydi. salt eğlence manasında.


bir de sırf bu orospu çocukluğunu unutmamak için yazayım buraya, sonra "sen canımsın" diyerek dizime kapanan insanları affetme zayıflığında bulunmayayım. diyorum ki, insanlar en çabuk kendine sadakat, sevgi, şefkat gösteren insandan vazgeçebiliyor ve atarlanabiliyor. yoksa sizin efendim sizin ağzınız süt kokarken ben böyle orospu çocukluklarını zaten görmüş geçirmiştim.


ama ankara var işte. ankaranın denizsiz ama yosunlu kumaşı var.

Hiç yorum yok: