aslında sen tüm o güçlü görüntünün ardında ne kadar da "çürük" ve "edilgensin" sevgilim...

yapan değil, yapılan...
arayan değil, aranan... (burada bulamamayı da ekliyorum haliyle)
isteyen değil, istenen... (bu nedenle asla seçemeyen, seçilmeyi bekleyen)
anlatan değil, anlatılan...
elde eden değil, elden ele dolaşan...


bir şeylerin olması için çaba sarfetmeyen, çabanın ne olduğunu bilmeden, boyun büken...
o kadar zayıfsın, o kadar edilgensin ki sevgilim, aslında istenen bile değilsin belki de. istemiyorum seni ben bile... kendinin bile değilken nasıl başkasının olabilirsin ki...
özgürlük naraları atma bana "kimseye ait değilim, özgürüm" diye. çünkü sana vurulan zincirlerin anahtarını atıverdin çoktan uçurumdan. acı çekersem, üzgün ve mutsuz olursam kimse bana bulaşmaz diye düşünüyorsun. haklısın. insanlar senin için "o öyle" diyor bana. "o öyle, o pasif, isteksiz"... bir taş gibi, bir kaya gibi görünüp dokunduğumda kum olan...

"peki" diyeceksin, "peki madem bu kadar iğrencim, neden yazıyorsun bunu bana?"
cevabım yok, hislerim var.
acını görüp, hoş olmayan bakışlarla bakıyorum sana, neden sence?
sen bile cevaplayamazsın bunu!?

ve sen, sen sevgilim...
sevmeyi bilmediğinden sevilemeyeceksin asla...

Hiç yorum yok: