tatlı bir öğlen uykusunda aklıma geldin. güzel dudaklarının nasıl da aslında bedenimin jileti olduğunu hatırladım. gözlerimi, dudaklarımı, omuzlarımı, dirseklerimi, boynumu, tutkumu, aşkımı, sevgimi nasıl lime lime edip beni kana buladığını, benim de bu bulanmadan sapıkça zevk almamı.
ah ne biçim de zevk alıyordum ruhumu zedelemenden gizli gizli. burda gizli olan hem senin gizlice zedelemenden hem de gizlice zevk almamdan kaynaklanıyor. gidişinin ardından tek korkum "şimdi beni kim lime lime edecek" oldu. Beni terketmen için dualar ettiğimi hatırlıyorum hayal meyal de olsa. gitse de depresyondan önceki son çıkışa dek hızla düşsem, sonra da sağa sinyal verip depresona kahkahayla el sallasam diye.


peki sen ne yaptın?
orospu olduğunu herkese söyledin mi?
orospu olduğumu herkese söyledin mi?
yoksa sırrımız orospuluklarımız olarak kalacak mı?


sırf kimse bakmayayım diye gözlerimi öptün değil mi, sırf sırtımı öpmesinler diye öptün sırtımı ve beni sevmesinler diye kalbimi öptün sen. bencilce ve adice. tam bir aşık gibi.
ama öptüler beni.
lime lime etmeden, pansuman tadında.


şimdi sen caddelerde başkalarına bur bıyıklarını ya da başkalarına arala bacaklarını nemli yataklarda.
ben öptüğün yerlerde bağlayan kabuklara şekiller atfediyorum. "Balon" diyorum "çocuk" diyorum.


şimdiyse sen, sakın ama sakın!!!






ardından biraz beklemem gerekse de
bir tutam jehan
bir tutam cem adrian
bir tutam pişmanlık
göz kararı gözyaşı.


afiyet olsun sana, ölümü afiyetle yiyebilirsin.

Hiç yorum yok: