gözümün önünde birbirlerini seviyorlar, ben işkenceler içindeyim.

yok o kadar değilim. Ama ya olsaydım?

"kader bize mutlu olma şansı vermedi sevgili;
biz haritada iki küçük su lekesi...
hiçbir deniz kavuşturmaz artık bizi"
derken iclal aydın, ne kadar da haklıydı. şimdi çeşitli olaylardan ötürü biraz kafam karışık. Mesela dün ercü'yle çok eğlendik, dünü düşündükçe gülüyorum. "erken döncez" diyerek eve sanahın 4:30 - 5'inde geldiysek bilelim :D sonra selin'i gördüm nerdeyse 1 yıl sonra, doğum günü diye şeker de aldım ona, çok sevindi hem, hem de kocaman sarıldı bana, çok özlediği her halinden belliydi, bu kadar sevilebilen ve özlenebilen biri olmak çok hoşuma gitti.

neyse, kendimi övmeyeyim daha fazla, çünkü bok gibi bi hayatım var bu aralar. nankörlük yapmak istemem. ama özellikle son 1 yılda yaşadıklarım bana bir işi bitirmeden diğerine başlamamayı öğretti. özellikle iş, okul ve arkadaşlar konusunda. aşk demiyorum çünkü ona öyle taktik, kural falan işlemiyor maalesef.

dün akşam Balkon'a gittik Ercü'le. 3. gidişim oldu ve yine mükemmeldi. Bu kez terasa çıktık ki hiç terasında oturmamıştım. Saatin 3 olmasından kelli, sakindi de :)

Öyle işte sevgili blog...
Anlatacaklarım var da, daha sonra. Bu güzel pazar gününü büzüştüremicem :*

Yüzümü gönlüne koysam, yemin tutsa kalbim, beni bilir miydin?
Yok olmuyor, istemekle bitmiyor. Hiçbir yol yarılanmıyor, uzadıkça uzuyor...

Hiç yorum yok: