Tanrı var mı?
Allah mı Tanrı mı?
Peki ya Rab?

yo yo bunları tartışacak kadar boş değilim, işim gücüm var, çoluğum çocuğum evde bekleyen karım var. şaka be şaka.
neyse.
isme takılmadan size bi sır vereyim. Tanrı'nın elleri var. Bana dokundu. geçtiğimiz günlerde, tatil gününde omzuma dokundu O. "yürü ya kulum" dedi. kalbimin gelmiş geçmiş tüm yaralarına dokundu. öyle mucizevi bir iyileştirme yaptı dememi beklemiyorsunuz değil mi? hissettim ben, küçük kız çocuğunu düştükten sonra kucağına alan baba gibi, o babanın "uf" olmuş dizleri öpmesi gibi dokundu. Valla.
Pazar sabahı uyandığımda her şey farklıydı dememi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Alkol komasının ucundan yırtmıştım. Ama bir şey vardı, bak yazarken bile piç gülümsememi takındım, böyle yandan yandan.

Tanrı var yok tartışması yapmayacağım, of kors. yoksa bilemem de varsa cem adrian da onun yarattığı, yaratırken de pek güzel donattığı bir insan benim gözümde. onun bir şarkısı var "Tanrı'nın elleri". o dedi bugün, winampta rihanna'nın rus ruletiyle kapışırken farkettim. Terliydim, önemsemedim. sonra yakaladı beni;
"dur" dedi,
"bilu" dedi,
"ben" dedi,
"seni" dedi,
"bir şarkıyla" dedi,
"çok" dedi,
"fena" dedi,
"yakalıcim" dedi.
"al" dedi "git" dedi, "çocuğunu" dedi "kaynananı" dedi. şaka lan bu satırı demedi :D

dedi ki: " güneş batarken, çocuklar uyurken,
başucunda bekleyen yorgun bir melektir...
ve her gece sabret diye saçlarımda dolasan tanrı'nın elleridir."

ama böyle bi huzur, böyle bir uyanış yok.
Tanrı bana dokundu. Eğer siz de uslu durursanız ancak şirinleri görebilirsiniz. Ama eğer hiçbir zaman çaresiz kalmadığınızı düşünürseniz, iki yüzlü olmazsanız, bencil olmazsanız...
İşte o zaman Tanrı'nın size dokunduğunu hissedersiniz.
"Tanrı yok" diyorsanız. Üzgünüm, huzura uzaksınız.
"tanyı yok, bi güç vay" diyorsanız, onu bilemem :)

ama neticede, inanmak için görmek değil, görmek için inanmak gerek.
oldu o zaman. bu da yorgun ve asabi bir günün yazısıydı. halı ilmiği saymaktan vazgeçtim. kurabiye patates bile yiyebilirim.

ok kib by

lşdsfkjalfjasdlfksjaflksafjalskfjaslkfasjf

4 yorum:

spike will dedi ki...

'ayşegül savaşta' isimli gazeteci arkadaşım, [yaşarken] şöyle derdi;
"tanrıyı teorik olarak yokedebilir ama pratik olarak asla..."

dipnot:
sen blogtaki ilk takipçim olarak görünüyorsun, bugüne kadar farketmemiştim [pardon], şimdi [bu gece-22 ekim 2010 ve sabaha doğru ilerliyoruz] bu yılın ocak ayındaki ilk yazından başlamak üzere okumaktayım. yok delirmedim :)

maşallah yorum değil, başlı başına mektup olacak birazdan bu bölüme döktüklerim. tamam kestim!

çayan
http://elma-c.blogspot.com

sapozhkelekh dedi ki...

yeni ekledim ben de ondan görmemişsindir :) umarım sıkılmazsın...

spike will dedi ki...

bloglar bir şatonun küçük birer odası gibi geliyor zaten bana, her yeni gün daha önce hiç girmediğim bir odasını tanıtıyor. ne sıkılacağım yahu, hem ben epeyi ce bir eski girişliyim. bkz: 2001'den beri...

sapozhkelekh dedi ki...

güzel öyleyse, iyi okumalar :)