"Çek bir sandalye çek ve otur!
Mumlar var; mumları yak.
Anlatacaklarım uzun; uzundur yollar..."
Şimdi "gel" desem sana, "geç karşıma otur."
Diyemem ki...
Oldu da dedim.
Başlasam anlatmaya, "bak" desem, "işin aslı şu."
Anlatamam ki...
Oldu da dedim.
En iyi ihtimalle ne olabilir ki? Gerçekten bilemiyorum ve merak da ediyorum sanırım. "Gel otur" desem, sana bir sandalye versem, mumları da yakman için kibrit uzatsam sana; sen o sandalyede oturamazsın, düşersin ve canın acır. Ben iyiliğine çalışırken, filmlerdeki sakar karakterler gibi elime yüzüme bulaştırırım. Kelime oyunları yaparım, yine gönlünü alamam. Tutayım kaldırayım yerden diye uğraşırken, kolların elimde kalıverir muhtemelen. Hani Edward gibi. Bildin mi?

Hiç yorum yok: